2 Ocak 2016 Cumartesi

Kişisel Pespayeliğin Gelişim Sanıldığı Yer | Savaş Çağman

Sahte sarışın, yerden bitme, şişman, fiziği ve en önemlisi ruhu çirkin bir kadın kendini Afrodit sanarmış. Bu kadıncık, egosunun kaşıntısına dayanamayarak yücelmek istemiş. Şanslıymış… Şanslıymış çünkü cahillerin, cahil cesaretiyle para kazandığı bir cehaletler cennetinde yaşamaktaymış. Bilgiyi, bilgeliği yeren bu ülkede gözbağcılığın ve blöfün gölgeli kanatları altında kişisel gelişimci olmaya karar vermiş; kendi güdük kişiliğine dokunmadan başkalarınınkine dokunmaya karar verip. 
Bacaklarının arasındakiyle sorunu olduğu için ve bacaklarının arasındakiyle sorunlu olan bünyelerin ülkesinde olmanın dayanılmaz hafifliğiyle, başlamış meşrebine göre kitaplar yazmaya. Önce kırmızı renk giyip genel kadınlara benzeyen bir ikonografi ile TV’de fink atmaya başlamış. Bön balık dudaklarını renklerin sırrı diye anlatmış önce... Sonra meleklerle kafayı bozmuş... Bu kişisel gelişimcilerin Banu Alkan’ı yepisyeni bir kitap daha yazmış şu günlerde; onun bu yepisyeni kitabını yayınevi daha ince bir kâğıda bassa sanırım tuvalet taharetimizde daha çok iş görürdü diye düşündüm, okumasını tamamladığımda. Meslek icabı okumak zorunda kalışıma mı yanayım, bu kitabın yaratacağı faciaya mı yanayım? Bilemiyorum.
Türkiye’deki bazı kadınların erkekleri süs köpeğine çevirme arzusunu hepimiz biliriz, var öyle hasta bünyeler. Kitap da bu arzuyu keşfetmiş ve nabza göre şerbetten damardan akıtma haline geçmiş bir ürün. Kitabı okumaya başladığımda sıcak sular beynimden boşaldı diyebilirim. Hanımefendi, ders ve ders yazmış; ama yazdığı şey tılsım yapmak başlığı altında okuyanlara cadılık, yani büyü öğretmek. Bu zavallı, cahil, pespaye blöfçü, fitne bücürlüğünü kadınlara bir marifetmiş gibi kitabında anlatıyor. Önce şu cadı kısmını açalım. Bunun için Frenkler bolca Grimoire yazmıştır. Grimoire adeta yemek kitabı gibi sahibi tarafından not alınmış büyü tarifi kitaplarıdır diyebiliriz. Sanırım amatör cadımız bir tanesine sahip, sadece bir adetini okumuş olmasından fazlası mümkün değil, cehaletine bakılırsa…
Bu tombik cadı neyle uğraştığının ne yazık ki farkında değil… Kitabında okuyanlarına tılsım adı altında resmen maji öğretiyor. Bu maji de öyle ak maji değil, kızıl maji, yani seks majisi. Ama ya bildiği yabancı dil kıt, ya aklı, ya bilgisi, ya da çevirmeni veya hepsi. Örneğin kitabımda gül yağı ile yapılan bir ritüeli anlatmış. Öncelikle sevda majisinde menekşe kullanılır gül değil, gül Venüs ile değil Güneş ile ilgilidir, seçilen mumların rengi beyaz ve ortam renkleri Ay’ın yönetiminde. Kişilere beyaz kâğıta tükenmez kalemle yazmasını öneriyor. Kadim bilgide mürekkebe katılası gereken malzemeler yazılır, burada paylaşmayacağım. 8 mumdan bahsetmiş, bu bir Venüs sayısı değil. Empatetik büyü ve ayinsel majide küçük evren yani büyü, tılsım alanı kurulurken muhakkak ilgili sembolizmden yararlanılır. Aşk majisi içinde Ay ve Güneş simgelerinin yaratacağı gerilim kötü sonuçlar doğurur, en azından duygusal karışıklık yaratır. Kitapta 19 satırı geçmeyen bir mektup yazılması ibaresinde yine Güneş’e onunla ilgili Kabala bilgisinin sefirot’ları arasındaki 19’uncu bağlantıya gönderme yapılmış. Bu sayı çok tehlikelidir çünkü merhamet ve adalet sefirot’ları arasında durur. Kâğıdı yakma eylemi, küllerine gözyaşı damlatma bunların hepsinin bedelini okuyanlarına anlatma gereği duymuş mu acaba? Yarattığı amatör büyücüler bunların korunmadan ne sonuç vereceğini biliyor mu? Peki, bu bilgiyi yarım yamalak paylaşan bu cahil kadın sonuçları düşünüyor mu? Kişisel danışmanlıktan amatör cadılığa geçiş sırasında bu konunun  ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mı?
Tantra bilgisinden bahsederken onun, Vijnâna, yani Tanrısallığı özel bir biçimde tanıma olduğunu bilmediğinden, sadece sekse yönelik bir şeymiş gibi göstermesi bir kutsala yaptığı hakaretten öte, cehaletinin de belirtisi. Örnekleyelim; bu bir Müslüman’ın namazını bilmeyen birine yat, kalk sonrada iki kere bismillah de şeklinde anlatmaya benziyor. Başımızın üstündeki şakraya sevgiyle dokunmayı Tantra, diye sunan bir cahilin, insanların kişisel tekâmülünde nasıl bir işe yaradığı burada tartışmaya bile gerek görmüyorum. Bu kitapta elle tutulacak bir tümce yok; çaresiz, aşksız kadınlara büyü yaparsan belki elde edersin bilgisi, Kama Sutra, Kuantum, Tantra bulamacı ile sunuluyor. Bu çorbadan kimse doymaz, bu çorbadan kimi mide zafiyeti geçirir, kimi zehirlenir. 
Daha da tehlikesi Kabala’nın melek envokasyon bilgileri bu konuyla şimdi tanışan birine verilmekte. Tikkun yani karmasından gelen tortuyu temizlememiş insanların envokasyon yaptığında ne gibi sonuçlar olduğunu, Merkava mistisizminde bu işle uğraşanların kaç yıl çölde eğitimden geçtiğini, melek envokasyon bilgisini Enoş’un Kitabı’nı içrek bir teknikle çalışılmadığı zaman bu bilginin nasıl zararlı olduğu, hele ki Melek envokasyonunun 5000 voltluk elektriği ıslak elle tut vallahi bir şey olmaz tarzında anlatışını okumak beni dehşete düşürdü… Tamam kendi karmanı mahfediyorsun, o uğraştıkların başına kilo almaktan daha kötü şeyler getirecek o kesin, ama o zavallı, tek derdi sevilmek olan kadınlardan ne istiyorsun? Hele ki üç kuruş para kazanmak için…   
Kişisel pespayeliğin gelişim sanıldığı bir yer Türkiye… Şarlatanı, üfürükçüsü, blöfçüsü bol, şimdi bunlara amatör cadılar da katıldı. Evren ve Kutsal Hayat kimseyi çaresiz bırakmasın, çünkü çaresiz kalmak sadece bu şarlatanların ceplerini dolduruyor, yolunuzu aydınlatacak bilgiyi bulmanız dileğiyle şu huzursuz yazımı bitiriyorum…| 23-7-2013 İstanbul