15 Mart 2016 Salı

Lady Gaga Hakkında Birkaç Entelektüel Kelâm | Savaş Çağman

Müzik kuramcıları, aynı diğer bilim adamları gibi, Evrensel Bilgi Okyanusu’nun Kartezyen gölgeli kıyısında, köken konusuna fazlaca takık, ölçmeler biçmeler yapar. Batı’nın “Düşünüyorum öyleyse varım” sözüyle mühürlenmiş aklı, Logos’a karşı dururken başka bir tabu yaratmanın tuzağına düşer durur. Kartezyen düşünce kökene, öncelik ve sonradanlığa fazlaca obsesif yaklaşır. Müzik konusunda sorduğu soruda bu anlayışta belirir; “Önce ne vardı? İnsan sesi mi? Çalgı mı?” 
Çalgının köken konusunda önceliği vurmalı aletler ve nefeslilere verilir. Çünkü o ya da bu şekilde Neaderthal’lerden Homo Sapiens’lere barınak olarak kullanılan her alanda, kemiklerden oyulmuş basit düdüklerdir. En eski çalgı Slovenya’da Divje Babe kazılarında bulunmuş kemik bir flüttür. Süeb Alpleri’nde 30–37 bin yaşında mamut ve kuğu kemiklerinden yapılmış flütler de bir o kadar eskidir. Sümer döneminde çalgıların daha çeşitlendiğini görürüz; ziller, kasnaklar, çeşitli vurmalılar, kutu arplar… 
İnsan sesi ve şarkı söyleme biçimleri çalgıları mı taklit eder, yoksa şarkının serbest gelişimi çalgıları mı biçimlendirmiştir? Müzik kuramcıları Afrika’dan Asya ve hatta Amerika kıtasına genişleyen bir alanda, Eski Mısır ve Eski Yunan’da karşımıza çıkan pentatonik müziği çalgısal değil, insan sesinden kaynaklanan bir yapıda kodlar; yani 4 nota dizili, basit ve yalın bu makamsal sistem tamamen insan sesinin biçimlendirdiği bir yapıdadır. Birbirinden bağımsız bölgelerde karşımıza çıkmaları da büyük ölçüde bu nedenledir.  
Şarkıcıları çalgının, kültürün, inançların, beslenmenin, iklimin ve hatta mimarinin şekillendirdiği gün gibi açıktır. Şarkıcının oluşu içinde durduğu toplumun izin verdiği şekilde karşımıza çıkar. Çalgı yarattığı ses çeperi ile şarkıcının ses yüksekliğini, gürlüğünü, melodik yönünü belirler. Barok döneminden sonra genişleyen orkestralar söyleme biçimini hemen tümden yüksek sese yöneltmiştir. Şarkıcılar gırtlakta oluşan sesi kafatası içindeki boşluklarla büyüterek daha yüksek ses üretme biçimine yönelir. Örneğin Çin Operası gibi role bürünmek zorunda kalan şarkıcı, sesini üst rezonans boşluğu ile genişletir.
Geleneksel müzikler oldukları coğrafyaya göre şekillenirken, yeni yüzyılın sesi enstrüman, iklim, mimari ve diğer faktörlerden bağımsızlaşır. Hem pop müzik, hem deneysel avangard kendi Büyücü-Doktor’larını, kendi Şaman’larını yaratır. Bu süreç ataerkilden anaerkile, sonra da cinsiyetsize dek kayacaktır. 
Kendi kahramanlarını, küresel yıldızlarını yaratmaya doğru ilerleyen dünya şarkıcının evrilmesini II. Dünya Savaşı sonrası Amerikan Müzik Endüstrisine borçludur. Bu endüstri, film sektörü tabiî ki Hollywood ve Radyo’dan kopuk gelişemez. Radyo ve plak şarkıların uzunluklarını ve bölüm mantığını belirlerken şarkıcılara da belli bir kısıtlama koymaya hazırdır. İlk küresel yıldız şarkıcının, tipik erkek kalıplarında seçilmiş bir şarkıcı olması kaçınılmazdır; Elvis Presley. Presley, hemen her yerde kutsanan erkek merkezli kültürün cilalanmış objesi olarak karşımıza çıkar. O bir trubadur gibi yapıştığı gitarı ile yeni bir alıcı-seçkin sınıf olmaya başlayan kadınlara sunulan prototip’dir. 
Elvis’ten sonra dünyayı sarsacak küresel-şarkıcı-yıldız’lar Blanchot’nun da belirttiği gibi cinsel muğlaklık ile kendini gösterecektir. Yetmişlerin sonunda hemen her sınıra ihlal yapan Punk doğrudan buna işaret eder. Yetmişler sonu ve seksenlerde beliren bu durum David Bowie, Michael Jackson ile belirir. Erkekten cinsel kimlik olarak muğlâklığa, sonra da dişiye olan yolculuk, Yang-Ying çemberini Madonna ile tamamlar. Elvis, Michael Jackson ve Madonna üçlemesi çağımızın ikonografisini, ses âlemini ve şarkıcılığını fena halde belirlemiştir. Bu tamamlanmış çemberde artık karşımıza ya konu dışına çıkanlar veya aslın silikleşmiş fotokopileri çıkacaktır. 
Doksanların ikinci yarısı, yerelle küreselin yan yana gelme dönemidir. Bu dönemde çalgının sesten, sesin mimariden ve diğer özelliklerden etkilenmesi yanında, yepyeni teknolojilerin sayesinde asla örneklenemeyecek, yan yana gelemeyecek seslerin buluşması sağlanır. Transglobal Underground’un pigme şarkıdan andığı ses örneğini, Tunuslu darbukacı ile mikslemesi bu yeni çağın sesini bize taşır. Rolden role giren David Bowie arındırılmış bir gelecekcilik anlayışı ile, Madonna’nın yumuşak karnı olan Katolik inancıyla kaygısı, Michael Jackson’un onu beyazlaşmak zorunda bırakan Amerikan Irkçılığı ile yüzleşmesi, doyumsuz Elvis’in günlük 7000 kaloriye varan kalp zorlayıcı diyetleri, şarkıcının gerçek üstü, kendi kendini yok eden, kurbana dönüşen temasının işaretleridir sadece… 
21nci yüzyıl kapkarışık kodlarla, sap ve samanın birbirine karıştığı bir çağ… Bu çağda asla küreselleşen normal bir yıldız-şarkıcının olması artık imkânsız! Tamamlanmış çemberde yerini almak zorunda; Lady Gaga bu yüzden modifiye edilmiş estetik, delilik, canavarlık ve hatta saplantılı dini, cinsel temalar etrafında dönüyor. Olay aslında cinselliğe değil, cinsiyetsizleşmeğe yollanıyor. Lady Gaga bu yüzden one hit hero olan şarkıcıların bir adım üstünde, lakin yukarda anlatılan tamamlanmış çemberin bir göstergesi sadece… 
Lady Gaga, çalgının belirlediği çerçevede zaten sentetik olmak zorunda kalan bir şarkıcı. Onun fena halde Broadway aşığı, müzikallere göndermeler yapan tarzı, geçmişin kara Fransız filmlerine selam duran, fena halde moda kokan, çağdaş sanata da göz kırpan tarzı ne yazık II. Dünya Savaşı sonrası müzik endüstrisi zorunlulukları ile belirlenmekte… Bazımıza onun yaptıkları devrim gibi gelse de gıdımı gıdımına planlanmış bir şablonun laciverti olmak dışında bir gram değişik bir şey sunmamakta.
     1986 doğumlu Stefani Joanne Angelina Germanotta, büründüğü persona’sı ile 2008’den beri Lady Gaga olarak karşımıza çıktı. 2009’dan bu yana da oyunu doğru kuralları ile oynayarak aslında klişeleri yeninde boyayarak sahnede yer alıyor. Ne yaparsa yapsın, kim yepyeni diye damgalasın, ondan sonra gelecekler de, müzik endüstrisinde kesin bir devrim yaşanmadan bu tamamlanmış çemberden çıkamayacak; dört nota kaynaklı bir bilinçaltı, kutsanan sahne, cinsel belirsizlik, putkırıcı tavır ve tabu düşmanı tavır… Onun diğerlerinden farkı ve yarattığı yenilik ise haut-couture moda ve çağdaş sanat duygusunu tamamlanmış çembere katmak. Lady Gaga sonrası gelecek yeni çağın küresel-yıldız-şarkıcısı da yine bu tamamlanmış çemberin içinde dört dakikayı geçmeyen ve muhakkak nakaratı olan, dört nota merkezli bir eksende hareket edebilecek, ama ataerkil olması mümkün olamayacak…

   

Savaş Çağman, İstanbul 02.02.2016 
Nefes Dergisi Sayı:38 Ankara 2016