20 Eylül 2010 Pazartesi

Figürden Arınmış Bir Figüratif Ben Willikens | Savaş Çağman | 2010 Ankara

     Galeri Artist Ankara Sezon Açılışı; Ben Willikens sergisi ile yaptı. Etkinliğe neredeyse koşa koşa gittim. 1939 yılında Leipzig’de dünyaya gelen, Hamburg’da felsefe ve edebiyat okumuş bu Alman ressamın, yıllar önce kafayı taktığım Maniyerizm'e getirdiği kişisel yorumu, galerinin tanıtım sayfasında az da olsa sezmek yüzündendi bu. Sergi tam da tahmin ettiğim gibiydi; Ankara dekor kentinin çölsü iklimine fazla, tadında, şık, insanın içini açan. Sanatçının boşlukla tıka basa doldurduğu tuvalleri ve bir ön tasarıyı veya ayrıntılı müsfetteleri anımsatan taş baskılarında hep bu maniyerizme kişisel yanıt sezinleniyordu.

     Öncelikle Ben Willikens’ın resimleri ilk bakışta klasik bir tat bırakıyor. Ama bu sanatçının izleyicisi ile kurduğu oyunlu diyalogun ilk kurnaz numarası. Resimlerin hemen hepsi düşsel çizgilerle bölütlere ayrılmış. Renk-siyah (ve ya beyaz), sağ-sol, perspektif-düz alan, yukarı-aşağı, gölge-ışık arasında kurulan oyunlu karşıtlık insanı çarpıyor. Resimleri hiperrealist bir anlayıştan gerçeküstücü bir uzam anlayışına taşıyan bir kolaj adeta bu. Sanki resimler değişik zaman-uzam kesitleri içeriyor. Öncelikle Willikens’ın uzam, zaman konusunda ne kadar kafa yorduğuna ve sanatında bunun karşılığını nasıl bulduğuna hayran kalıyoruz. Kesyapın bilmeceleri sınırları her unsun içinde eriyor ve öyle bir bütün oluşturuyor ki, kökten yapısal bir bakışla ancak şöyle bir seziliyor.

     Yukarıda bahsedilenler Willikens’ın resimlerinden özellikle silinmiş idealize figürün yokluğunu, boşluğunu, yitmişliğini daha da keskinleştiriyor. Batı Sanatında, 1600’lü yıllara gelindiğinde, Barok’un saltanatına çeyrek kala egemen olan Yüksek Rönesans’ın Maniyerist anlayışı Ben Willikens’ın yorumu ile başkalaşıyor. Maniyerist resimde neredeyse iki boyutlu dekoratif bir biçeme teslim olmuş yalınlaşan derinliksiz resimsel mekân, Willikens tarafından tamamen yalnızlaştırıyordu. Ressam, Yüksek Rönesans’ın abartılı figürünü tamamen siliyor, hafızamızda yer eden tablolarda figürü bilerek reddediyor. Belki de böylelikle minyatürlerden non-figüratif soyutlamaya Batı resminin tüm macerasını bir iz olarak Ben Willikens’de sezmek mümkünleşiyor.

     Onun resimsel mekânda yarattığı amaçlı boşluk içinde Yüksek Rönesans’ın abartılı figürünün ölümünü, Batı resminin ve düşüncesinin bazen bir intihara dönüşen öz eleştirisini, incelikli, sade ve içten bir sanat anlayışını görme fırsatı buluyoruz. Şu sonu gelmez sığ siyasi tartışmalardan kafalarını kaldırabilirlerse, bu dinginliği ve derin anlamı içine çekmek isteyen tüm Ankaralılara Ben Willikens sergisi ısrarla önerilir.




Galeri Artist Ankara Cinnah cd. 66/2 Ankara