2 Ocak 2016 Cumartesi

Hayatımı Kaydıran Şarkılar | Savaş Çağman

Kadehimde Zehir Olsa | Gönül Akkor
1975 olmalı, o zaman 45'liği var şarkının, helezonlu tuhaf siyah beyaz bir kapak. Annem dinliyor en çok, eve gelen Gönül teyze hadi diyor söyle, ilk müsamere ilk söylediğim, ilk ezber ettiğim şarkı...

Time After Time | Cyndi Lauper
1983 yazı, Yalova yaz tatili, herkes Falco, Boy George, Madonna dinliyor, bense gözlerini zehir yeşiline boyayan bu pembe saçlı kıza takmışım kafayı...

Atari Baby | Sigue Sigue Sputnik
1985 yılı, lise bir'deyim ve hayalim saçımı uzatmak, kasetçi vitrininde Twisted Sister mı, Sigue Sigue Sputnik mi diye seçim yapmaya çalışırken diyorum bu, adamlar geleceğin müziğini yaptığını iddia ediyor...

In Your Eyes | Peter Gabriel
1985-86 Peter Gabriel'in So albümünü keşfediyorum, o da TRT'deki Keidescope programı ile, adamın gerçeküstücülüğü o sırada kafayı taktığım Mayakovski ve Rus Fütüristlerine olan sevgimle örtüşüp göveriyor, amanın yeme de yanında yat tatlar... sonradan öğreniyorum bu işe Brian Eno el atmış, hım baharatı keşfettim..

Never Let Me Down | David Bowie
1987 yılı, merakım beni planlamadığım köşelere itiyor. Kapağını, sırf kapağını beğendiğim için David Bowie'nin Never Let Me Down albümü, beni kısa sürede tüm külliyatı ile David Bowie'ye aşık ediyor...

Go Lil' Camaro Go | Ramones
1988 yılı tam anlamıyla Punk'ın göbeğine düştüğüm yıllar; bu da tabiki Ramones sayesinde olmuştu, ilk dinlediğim albümü Brain Drain ve Halfway to Sanity albümleriydi... Bu şarkının adıyla t-shirt yapmıştım...

Wild Flower | The Cult
1988 yılı, hayatımın grubunu keşfediyorum, The Cult ve vazgeçilmezim oluyor. Ian Astbury'yi İstanbul'da Metallica'nın alt grubu olarak izlemek şerefine nail oluyorum, unutulmaz bir an, o konsere The Cult için giden benden başkası yoktu sanırım...

Hand In Glove | The Smiths
1988 yılı, bak bunu seversin, sözlerine dikkat et diyen Dağlı bana bir karışık kasetini çekiyor, ilkin tuhaf geliyor sonra müptela, Moz, Moz da Moz...

Drunk Like Me | Dogs D'Amour
1988 yılı, walkman'imde eskiyen kasetleri ile Aşkın Köpekleri, İngiltere'deki Heavy Punk akımının en önemli temsilcisi, çok ama çok severdim...

White Riot | The Clash
1989 yılı, ağır Punk takılmalar, uzun uzun The Clash, Sex Pistols, Ramones, New Model Army, henüz Napalm Death ve hardcore ile yeni bir tanışma, birbirini tartma ve ilk grupları kurmalar...

I Don't Need Society | D.R.I.
1990 yılı, yönüm hardcore'a doğru kayıyor ve D.R.I. politik duruşuma, vejeteryanlığıma bakış açıma uymaya başlıyor, ben ona değil sanki o bana ayar yapıyor...

Waiting Room | Fugazi
1990 ve onları keşfetmek hayatımdaki en güzel anlardan biri, fena halde hastası oluyorum, öyle böyle değil...

Summer | Nuclaer Valdez
1990 yılı, ateşli bir eko-anarşist grubu var Ankara'da, onlardan biri bak diyor bu grup Küba'dan ve çevre korumacı... ilk dinlediğim andan itibaren seviyorum...

The Man I Love | Betty Carter
1991 yılı, ilk görüşte aşk, Betty Carter radyoda Tunççağ'ın programında bir gece dinlediğimde vurulduğum bir ses, onun yüzünden caz söylemeye karar verdim, o yüzden, o yüzden, caz...

Black Saint and Sinner Lady | Charles Mingus
1992 yılı, ilk dinlediğim anda hipnotik bir şekilde olduğum yerde kala kaldığımı anımsıyorum. Charles Mingus'un hemen her işinin bende ayrı bir yeri vardır ama bu işi, derin izler demek benim için...

Ionisation | Edgard Varèse
1995 yılı, On İki Ton, deneysel müzik, avangarde, yeni müzik hepsine ilgim Edgar Varese'in bir uçak pervanesi için eser yazdığını okuduğumda ya kim bu adam dememle başladı...

Taal Zaman | Transglobal Underground
1997, beni etnik müzikle tanıştıran Transglobal Underground ile yeni ufuklara yelken...

 | 7-7-2013 İstanbul