2 Ocak 2016 Cumartesi

Kibir En Sevdiğim Günah | Savaş Çağman

Bu ülkede benden örnek bazıları hiçbir yere sığamaz. Ne yeterince bir siyasi görüşe ait, ne yeterince bir sınıfa ait, ne yeterince buralı, ne yeterince oralı'yızdır. Hayatı eylemek, birkaç biriktirdiğimiz şeyi kovalamak, saz şairliği, tamamen gerçek dışı Don Kişot zırhları kuşanmakla geçer ömrümüz. Yakın dostum Ömer İpek vefat ettiğimde yaptığımız sohbetlerde beliren ne bir köşemizin, ne bir cephemizin, ne bir cemaatimizin olduğunu anımsamaktı sadece... Bu hayatta bir yer edinmek kaygım olmadı, bu hayata bir anlam katayım, bir fark yaratayım kaygım oldu; o yüzden mis kokulu aşkların, güzel seslerin, incelikli şarkıların, mürekkep izinden harflerin, rizayat erbabının miskinliğinin, sanatı, edebiyatın peşi sıra gittim... İncelikten geberdim, Ömer de incelikten öldü... Bildik de ne oldu a dostlar? Hiç klanımız olmadı ki! Aslında kimsenin bize ihtiyacı yok ki! Bir fark yaratmak için çırpınırken, pırıl pırıl gençlerle iş arkadaşı olmanın sevinciyle didinirken, bugün şunu iyi yaptık gibi ayrıntılara kendini kaptırırken, resmin büyük kısmını göremiyoruz; kibrini hayat biçimi yapmış bir çirkinliği göremedik... Aynı Ömer gibi, kaç kere iyi niyetle başladım, kaç kere alaşağı edildim, saymaktan yoruldum; aşk dedikçe sadece nefret buldum... Sığamadık dostlar bu dünyaya, ödünç nefesler aldıkça hep böyle olacak... Bizler, hiç bir klana üye olmayanlar, onuncu köye gitmeye meyilliler... İçimde hiç umut yok, ama çokça hayatta kalma isteği var... Ömer'e selam olsun, senle söylediğimiz, birbirimize takıldığımız, her ana... Direniyoruz be dostum yanına gelene dek... Ne yapalım direnmekten başka bir şey bilmiyoruz ki... | 12-12-2014 İstanbul