2 Ocak 2016 Cumartesi

After Party | Savaş Çağman

Her şey bitince, tıngırdamanın yorgunluğu çökünce, o sahne alma enerjisi buhurlarını tüttürünce, tadına doyamazsın ve başlar after party. Konser gibi olmaz, en yakınında olanlar, en güvendiklerin gelir. Çünkü after party'de artık kendini bırakacaksın. İçkiler içkilere karışacak. Esrimede dibine vurulacak. Biraz özgür bırakırsın konuklarını, çünkü bilirsin hallerini... Kiminin çocukluğunu görmüşsündür. Kiminin kilerlerinde ne sırları unuttuğunu bilirsin. Kimi yeni katılmıştır partiye. Yeni ya da eski hepsi sana benzer. Bir fotokopi deryası içinde biriktirirsin. Bazen körleşmek iyidir. Her şeyi apaçık görmek yerine körleşmek en iyisidir. Yaralı kürkünü yavaş yavaş yalayan bir kaplan gibiydik after party'de. Şiirseldi. Gururluyduk. Esriktik. Ama eksik değildik. Buna kendini kandırma demiyorum, çünkü hayatımızın after party'sinde duymaya, görmeye tahammülsüzüz. Az içeceğiz, güleceğiz, dostlarla söyleşeceğiz. Ağır çaldık be kardeş, sahneyi yaktık! Ne zamanlardı onlar! Şimdi balkona açılan kapının önünde yere oturup dostları izleyeceğiz. İyi ki varlar...
Bense eve dönüyorum. Yokuşu inerken istemsiz bir hareketle bakıyorum, odamın ışığı yanıyor açık unuttuğumdan değil. O orada. Erken gelmiş. O ışığa minnettarım. Bu zor zamanda tüm hüznüyle, gözlerini gölgeleyen o kadim zamanların boyasında kirpikleri, güzelliği, mağrurluğu, sessizliği ile orada. Bu gece ona sarılacağım, yalnızlığıma değil. Çünkü ben ona sarılırsam kabus görmeyecek... Ve ben de iyileşeceğim... 27-05-2015 İstanbul