30 Mayıs 2016 Pazartesi

Bir Tür Neo-Paganizm Zannedilen Tengricilik | Savaş Çağman

İbrahimî Dinler yeryüzünün en ücra köşelerine yayılırken, birçok topluluğun Halk Dinleri de mevcuttu. Özellikle bu Halk Dinlerine, Paganlık, Paganizm adı bir Hıristiyan kavramı olarak verildi. Pagan kelimesi Latince, rüstik, kırsal, kırsalla ilgili, köylü, taşralı, sivil anlamına gelirken Kilise Latincesi ile kâfir, putperest anlamına gelmeye başlamıştı.
Halk Dinleri, Hıristiyan zulmü altında bir bir yok olurken, eskinin bir anısı olarak yaşamaya devam etti. Fransız Devrimi sonrası ve Alman Romantizmi ile birleşen duyarlılık Avrupa’da birçok milletin eski Halk Dinini bir anı olarak canlandırmaya çalışması ile sonuçlandı. İkinci Dünya Savaşı sonrası yeni Feminist düşünceler, Wiccan denilen büyü uygulamalı bir tür Cadılık inancı, bir yandan Aliester Crowley’in başını çektiği Eski Mısır Dini temelli Spritüel Akımlar, eski Halk Dinlerinin tekrar gündeme gelmesini körükledi.
Bu hareketlerin çoğuna Neo-Paganizm denilmeye başladı; yani Yeni Pagancılık. Neo-Pagan hareket, dişil özelliği yücelten, Doğa Korumacı Anarko-Komünist yaklaşımlardan tutun da Neo-Nazi hareketlere dek birçok ideoloji ile de kol kola girmiştir, ama burada belirtmekte yarar var; bu akımların dünyanın her yanında çoğu zaman, aşırı sağ ile bir flörtü söz konusudur.
Neo-Paganizm, ona dayatılan İbrahimî Monoteizm’e (Tektanrıcılık) açık bir tepki olarak ve oluşunun da içinde bulundurduğu malzemeden ötürü Politeist yani Çoktanrıcı’dır. Çoktanrıcı İskandinav, Kelt, Wicca Dinleri Almanya ve İngiltere’de yandaş bulmaya başladığı zamanlar İkinci Dünya Savaşı ile 1970’ler arasına yayılmışken, bunun Doğu Avrupa’da karşılık bulmaya başlaması Komünist Blok’un çöküşünden sonra gerçekleşebilmiştir.
Slavofil Hareketi, Batılılaşma karşıtı Pochvennichestvo, Narodnik’ler gibi siyasi halkçı veya milliyetçi hareketler Rusya’da çok önceleri bir ortak Slav Halk Dini hakkında ilk tohumları atmıştı. Fin-Ugor ve Türki coğrafya’da Batıda gelişen Halk Dini hareketi Sovyetler Dönemi'nin dine kuşkuyla bakan eğilimi yüzünden on yıllar boyunca baskılandı. Sadece Rus Ortodoks Kilisesi değil, İslam, Budizm ve Asya’daki Şamanistler de bu eğilimden payını almıştı.
Prestroika sonrası birçok düşünce ile Neo-Paganizm de Sovyetler Birliğinde karşılığını bulmaya başladı. Slav Halk Dini olarak canlandırılan Rodnovery, aslında temelleri Polonya asıllı Zorian Dołęga-Chodakowski'nin 1818’de yayımladığı, “O Sławiańszczyżnie przed chrześcijaństwem” (Hıristiyanlıktan önce Slavlar Hakkında) broşürüne dek dayanır. Rodnovery özellikle Pan-Slav Milliyetçiliği, yeni rock grupları ve yeni akımlarla 1980’lerde yaygınlık kazanmaya başladı. Ernests Brastiņš tarafından 1925’de önerilen Leton Neo-Paganizm’i Dievturi (Tanrının Koruyucuları), 2011’de tekrar örgütlenmiştir, günümüzde 663 resmi üyesi vardır. Litvanya’da örgütlenmiş Eski Prusya inancı Druwi (Samogit Dilinde Druwē, Eski Prusya Dilinde “İnanç” anlamına gelir), 1995 yılında Kurono Akedemisi'nde bu dinin rahiplik eğitimi verilmeye başlanmıştır. Bu dinin din adamları Romuvan ve Vydūna’lar burada yetiştirilmektedir. Druwi inancı diğer Neo-Pagan’ların tersine Tektanrıcı’dır. Bu dine kimi zaman Romuva da denilmektedir. Bunun yanında Rus’ların Hint-Avrupa’lı köklerine vurgu yapan ve Hindu Veda Dini temelli Ynglizm Dini de Alexey Vasilevich Trehlebov tarafından Omsk şehrinde 1992’de kurulmuştur.


Abkhazya’da ve Kuzey Kafkasya’da Çerkesler arasında özellikle yükselen Vahabi İslam’a bir tepki olarak 1990’larda boy veren ve şu yıllarda Rusya Federasyonu'na bağlı Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde halkın %12’si ile Kabardino-Balkarya’da %3 inancı haline gelen Habsizm bir Halk Dini olarak canlandırılmıştır. Ossetya’da canlandırılan Ætsæg Din (Ossetçe’de Doğru İnanç) 1980’lerde örgütlenmeye başlamıştır. Kuzey Ossetya-Alanya ve Güney Ossetya’da ve Rusya’da 2012’de Ossetler’in %29’su bu dine mensup olduğu bildirilmişti. Çeçen-İnguş’lar arasında Nart Destanı temelli Vaynakh Neo-Paganism’i yeni gelişmektedir.
Ermenistan’da Tseghakron veya Hetanosutyun olarak tanınan Ermeni Neo-Paganizm’i 1991’den bu yana örgütlüdür, hareketin mimarı Ermeni Milliyetçisi Garegin Nzhdeh’dir. Ermenistan’da Slak Kakosyan’ın kurduğu Arordineri Ukht (Ari’nin Çocukları) hareketi de kendi yolunu çizmektedir. Hareket özellikle ABD’deki Zerdüşt Cemaati ile sıkı işbirliği içindedir.
Finlandiya’daki Ukkousko denilen Neo-Pagan dini Karelya’da yayılmıştır. Onun gibi Estonian Neo-Paganizm’i Maausk (Yerel Din), yanında tektanrıcı Taara İnancı, Maavalla Koda (Estonya House for Taaraistler ve Yerel Din İzleyenleri için Ev) olarak 1990’larda örgütlenmiştir. 2012 istatisklerine göre Estonya nüfusunun %11 Taaraizm ve Maausk adındaki bu iki yeni dine mensuptur. Mari Halkı arasında 1990’larda Vitaly Tanakov tarafından örgütlenen Čimarij Jüla, Ay, Güneş ve 70 tanrıya tapınılan bir Halk Dinidir, 2004’de inananları Mari-El nüfusunun %15’ini bulmuştur. Mordvin Halkı arasında yayılan Mastorava (Toprak Ana) dini hareketi Mordvin nüfusunun %2’lik bölümünde taraftar bulmuştur. Udmurt Halkı arasında yayılan Udmurt Vos, 1989’de Demen yani cemaat adında örgütlenmeye başlamıştır. %42 oranında inananı vardır.
Ural Bölgesinde yaşayan Çuvaşlar arasında yayılmaya başlayan Vattisen Yıli Ваттисен Йăли” (Eskilerin Gelenekleri) Estonya kökenli Taarism, Tengricilik ve Cermen Neo-Paganizmi Thunraz’dan etkilenmiştir. 1980’lerin sonu ile 1990’ların başında örgütlenen Vattisen Yıli'den önce Sovyet döneminde kendine Sardaş diyen bir Halk Dini topluğu vardı. Çuvaşça’da Sar sarı anlamına gelir, ve sar, sarat kelimeleri Güneş’in mecazi anlatımıdır. Iosif Dimitriev, Tanrı Tură, Kutsal Anne Ama, ve yeniden doğmuş tanrı Tură çevresinde odaklaşan, Katolik Hıristiyan inancın yapısına öykünen bir tektanrıcı Çuvaş Halk Dini önermiştir. Elmen denilen geleneksel dini önderler, köylerde Aramçi denilen dini bilgiyi aktaran kişileri baz alan bu yapıyı yeniden oluşturmaya çabalamışlardı. Başka bir bir grup olan Turăs ise (Tanrıya İnananlar), F. Madurov tarafından örgütlenmişti. Dünya ağacı Keremet ve eski Çuvaş dinin ağaç kültünü temel almaktaydı. Bu din pil, pekhel denilen kutsamalar, dualar ve köy bayramları ialzri’leri temel alan bir yaklaşımla, doğayla uyumlu bir yaşamı öğütlemekteydi.
Burada Neo-Paganizm’in birkaç önemli özelliği gözlemlenebilmektedir; İbrahimî bir dinin kabulü ile yok olan bir Halk Dini’nin mutlak varlığı, Fransız Devrimi sonrası Milliyetçi-Romantik uyanışla bir entelektüelin önerisi ile bu dinin kaynaklarının yayımlanması, milliyetçi veya doğacı bir refleksle bu dinlerin tekrar örgütlenmesi, birkaç istisna dışında bu dinlerin hepsinin çoktanrıcı oluşu…
Türk Halklarının, ve başka bazı Ural-Altay halklarının Halk Dini olan Tengriciliğin ne olduğunu anlatmadan önce, Tengri nedir ona bakmayı tercih ediyorum. Bu kelime (Eski Türkçe Täŋri/Tängri/Tengri, Moğolca Тэнгэр, Tenger, Çuvaşça Tură), Altay halkları, Türkler, Xiongnu Halkı, Hunlar, Bolgarlar ve Moğollar (Xianbei) arasında belirsiz olarak, kişileştirilmiş Gök yerine kullanılır. Burada Göğe Tapmak ve aynı anda Tanrı’ya tapmak olarak görülür. Tengri Gök-Baba’dır (Tengri/Tenger Etseg), Şamanist, Kamcı Ural-Altay toplumlarında en yüksek ve kutsal varlıktır ve dişi olan Yer (Eye/Gazar Eej) ile bir ikilik teşkil eder ama ondan bağımsızdır. Ona bir ata olarak saygı da duyulur. Aynı anda bu kelime Cheng-Li tarafından “kutsal yemin” anlamına geldiği Çin kaynaklarında kayda geçirilmiştir. Kelimenin Çince Gök anlamına gelen tiān ile ilişkisi de çarpıcıdır. Ki Çin Şamanizm’inde Wu denilen şamanın göğe verdiği kurban birçok Kuzey Asya ve İç Aysa Şamanizm’i ile benzerlikler ihtiva eder. Bu kelime çok eski bir Asya Halk İnancının izlerini taşır. Dimitrov (1987’de bu kelimenin Eski Hint-Avrupalı Pers dinindeki Spenta Armaiti kavramının kökenleri Tängri kelimesi ile bir olduğunu ileri sürmüştür. Türkler tarih içinde sıkça “Kök-Täŋri” dediği bu güce oldukça önem yüklemiştir. Ama bu Gök Tanrısı anlamına gelmez, oluş olarak, muhteviyat olarak Gök-Tanrı şeklinde çevrilmelidir.
Mircae Eliade, Kök-Täŋri kavramını açıklarken, Katolik ilahiyatçı Thomas Aquinas tarafından kullanılan Latince bir sıfatla anar; Deus Otiosus. Deus Otiosus, Aylak-Çalışmayan İlgisiz bir Tanrı’yı, her şeyi yaratıp sonra köşesine çekilmiş, çok az müdahalede bulunan bir ilk gücü anlatır. Büyük tanrının adı her zaman Gök anlamına gelir. Arktika, Sibirya ve Orta Asya’nın avcı/balıkçı ya da çoban/hayvancı yarı göçebe yarı yerleşik halkları yaratıcı, tüm-güçlü yani her şeye kadir, ama davranış olarak deus otiosus olan bir Gök-Tanrı tanır ve ona tapar. Çukçiler, Tunguzlar, Samoyetler, Türk-Tatar halkları ona birçok isim verirdi, onu somut gök olarak kabul eder ak ışık, yukarıdaki, ulu olarak saygı duyardı. Bu halklar aynı anda yedi veya dokuz Ulak denilen gücün ona yardım ettiğine, bunların oğullar veya kızlar olduğuna da inanırlardı. İlgisiz kalan Yüce Gücün yardımcıları ruhlar, varlıklar olan bu alt güçler çok sonraları Tanrı olarak anılmaya başladı. Eşit güçleri bölüşen ve bir önder çevresinde odaklanan çoktanrıcılık ile başka güç tanımaz bir tektanrıcılık arasında bir geçişi gösteren Tengricilik hiçbir zaman başlı başına çoktanrıcı olarak değerlendirilemez.
Ülkemizde yeni yeni bir Kamlık/Tengrici kıpırdanma söz konusu ve İbrahimî Dinler'e tepkili tüm Neo-Pagan hareketlerde rastlanan aynı eğilimlerden bahsedebiliriz. Tektanrıcılığı dayatan bu dinler yüzünden Kamlık/Tengriciliği çoktanrıcı gösterme eğilimi göze çarpıyor. Tengircilik, Kuzey ve İç Asya’da bazı yörelerde İbrahimî bir din tarafından tümden yok edilmedi. O yüzden onun canlandırılması söz konusu olamaz. Neo-Pagan diğer inançlar gibi çoktanrıcı olmayan Kamlık/Tengricilik, ülkemizde bazı gruplar tarafından bu şekilde örgütlenmeye çalışılması da onun özüne yapılacak en büyük kötülük olarak duyumsuyorum. Tengricilik ve Kamlık inançlarının bir Post-Sovyetik bilinçle ülkemde pazarlanmasının, zaten geçmişine ve kültürel mirasına turist olan halkım üstünde çok ağır manevi tahribat yapacağını ön görüyorum. Umarım doğru yaklaşım bulunur…