2 Mayıs 2016 Pazartesi

Tekvin'i Bir Cici Kızlar | Savaş Çağman

Suyun üstünde uçan Tanrı'nın ruhu sonunda ışıkla karanlığı birbirinden ayırır, Yuşa Yalçıntaş'ın bir işinin adı Genesis; Tekvin diye de tercüme edilebilir. Tevrat'ın ilk kelimeleri, yaradılışa dair ilk fısıldadıkları bu bölümde gizlidir. Sanatçı, hemen hemen hiç iddiası olmayan kuru kalem ve resim kağıdı üzerine yerleştirdiği bu sıradüzende figürleri ile öncelikle hemen hiçbir baskın duygu yaratmıyor izleyende. Sonra yavaşça tekrarın şablonu, şemanın ve çocuksu olanın tekinsizliği, yansız bir duygunun yarattığı derinliği duyumsamaya başlıyorsunuz. İşte Yuşa Yalçıntaş'ın işlerinin yarattığı en ilginç deneyim de bu oluyor. 
İşlerinde, 1940'ların çocuk kitapları, Devrim Sonrası sıradan Rus Figüratif bezemeciliği, düzen saplantılı Burjuva çocukları yetiştiren ahlak kitaplarının illüstratif anlayışı, işlevsel grafik unsurlarına benzeyen küçük kız çocuğu figürleri karşımıza çıkıyor. Hepsi de örgü imgesi ile bağlanmış; ki saç en tekinsiz sihir objesiyken, bir yandan da cici kız olmanın, toplum ahlakının dayatıldığı çocuğun sınır duygusunu belirlemekte. Aslında bu figür tekrarı son derece dinsel ikonografik bir anlayışta aynı  Etiyopya duvar resim sanatı, Bizans veya Rus İkon Sanatında görülen bir anlayışın kütlesel yığma ve tekrar düşüncesini -bilinçaltında olsa bile- işaret ediyor. Figür görünmez biçimde ekorşe, yani derisi yüzülmüş, ruhsal anlamda yalnız bırakılmış; topluluklar içinde ama yapayalnız. Etten sıyrılmış ruh, tekinsiz, ama rahatsızlık vermeyen totoliter bir baskıya aynı sıradüzenle boyun eğiyor. Sıradüzene boyun eğişleri ise bir çocuk sakinliğinde; bu huşu çok etkileyici... Ve nihayetinde, Yuşa Yalçıntaş'ın işlerinde ilk anın sıradanlığı yerini inanılmaz bir derinliğe terk ediyor...