2 Mayıs 2016 Pazartesi

Cam Ayakkabılar | Savaş Çağman

Hüznü sevmek son derece coğrafyayla ilgili, ki ağıtlar içinde büyüdük, geldik, artık buna inanıyorum. Hüznü sevmem aslında, masalları sevdiğim kadar. Barın merdivenlerinde cam ayakkabı bırakanlara baktığım o gece, sadece hüznümden her şeyi alaya alıyor, şakalar yapıyordum. Beni tanımak isteyen biri "Meslek?" diyor. "Fil terbiyecisim, sirkte" diyorum. Oysa acı dikenli bir çalı gibi boy vermiş, içim daralıyor. Aslında, aslını kaybetmişim fotokopilerle oyalanıyorum. 
Cindirella'nın ayakkabısı, nasıl da bir imge? Bende unutulan iki ayakkabıyı, iki eski sevgiliyi anımsatıyor. İlki kırmızı bir Hummel, ikincisi beyaz bir Supra. İlkini geri veremedim sahibi uzaklara varmadan unuttu bende, diğerini geri verdim. Ne tuhaftır değil mi ayrı düşmek, ayrılmak. Sevdiğim dediğin kişi ile iki yabancı olmak! Ne tuhaftır... Ama olur. Rolün biter, ezberin bozulur, selam verirsin, perde iner, ışıklar söner. Ne yaparsan yap, artık bir replik dahi kalmaz. Birinin hayatında fazlalık olduğumu hissettiğimde geri çekilirim. Çok zor olur, ondan mahrum kalmak. Ama olur, olması gerektiği gibi. 
Telefonlara çıkmamak, "tatlım" diyen sesin yanıtsızlığı, aramaktan vazgeçersin. Çünkü artık fazla'sındır. Eksik kalırsın, ne çok acıtır... Rumeli Caddesi'nde elimde Bershka paketi içinde beyaz bot, yürüdüm. Çalıştığı yere geldim, o gün orada olmadığını bilerek. Bende unutulan cam ayakkabının ayağına bal gibi olduğunu biliyorum; onun hayatımın aşkı olduğunu bildiğim kadar. Ama orada yok. Bir deneme yapmayacak, mutlu son olmayacak. Geri veriyorum tüm umutlarımı. Nişantaşı'ndan ta Cihangir'e kadar ağlıyorum, ağlıyorum. İnsan kaybettiğini düşünürken acaba o da kaybettiğinin ne olduğunu biliyor mu diyor. Hep bir eşitleme peşinde oluyor insan, küçük rövanşlar, öç peşinde oluyor. Ben değilim. Her sabah belim ağrımasın diye bana öğrettiği hareketleri yapıyorum, ismini içimden söyleyerek ve ona teşekkür ederek. Minnettarlık içimi kaplıyor. İyi ki geldi diyorum, kısa kaldı, olsun, iyi ki geldi. Anılarını biriktiriyorum, şükranla. Çareyi içimdeki o aptal, amaçsız, bön, bitmez, tükenmez sevgide arıyorum. Sevmekten başka bir şey bilmiyorum ki. Çünkü hep böyleydim, en başından beri. Dualarımda andığım melek isimlerinden biri oldun sevgili, eski sevgili, cam ayakkabının sahibi. Bak, son kez ağlıyorum... Doğum günün kutlu olsun, hediyen de hüznüm... | 22-06-2015 İstanbul