26 Mart 2017 Pazar

Pépé Mon Méc | Savaş Çağman

Vodvil, bir orta sınıf eğlencesi olarak gayet açık saçık, cüretkâr ve mizah yönü ağır basan, gösteriye, kurmacaya, durum komiğine yatkın bir türdü. Bunun Kıta Avrupa’sında karşılığı, daha da teatral bir şekliyle Kabare olarak karşımıza çıkar.
Yıllar boyu, Black Spirtual, Gospel, opera, Caz, Cabaret, müzikaller, Kanto, Türkçe Tangolar ve deneysel müzik konularında ortak zevkleri ve projeleri paylaştığım sevgili dostum Suna Suner, Viyana’da kurduğu vaudville ve cabaret trubu Music For Separees için 2013’de kaleme aldığım Fransızca Cabaret parçasıdır Pépé Mon Méc. Vaudville, Burlesque, Cabaret, Minstrel gibi gelenekler, bunların bir devamı olarak Osmanlı’da ortaya çıkan Kanto her zaman ilgimi çeken sahne müziği gelenekleri olmuştur.

PEPE MON MEC (FRANÇAIS)
Deux filles sont en attendant sous les piliers de cabaret ; ce sont  La Blonde et La Brunette . La Brunette  est pensive et a un air romatique. Et finalement, La Blonde sait mauvais gré à cette romantisme de La Brunette . Quand elle chante, La Blonde fait la mou...

          EN CHANTANT
          LA BRUNETTE  – Dis-moi, l’amour est silencieux ?
                                        C’est pire que les mots de l’adieu
                                        Pépé mon méc... Il a suivi un sillage
           LA BRUNETTE  – Dis lui de venir s’il te plaît
           LA BLONDE  –  Un zèle frivole !
           LA BRUNETTE  –  C’est pire que les mots du babillage, Pépé !
           LA BLONDE  –  Il est vilain !
           LA BRUNETTE  –  Mon méc ! 
           BRUNETTE / BLONDE  – Mais cettes paroles sont vaines

           REGITATIF
           LA BRUNETTE  – (En soufflant) Mon Pépé...
           LA BLONDE  – Ah ça suffit ! Écoutes-moi...

           EN CHANTANT
           LA BLONDE  – Pépé est mignon mais c’est un briseur de cœur, tu n’est pas vu
                                    Il est marin et l’amant volage, oui, ça c’est très claire
                                    De son avis les femmes sont les babioles belles, tu n’ai pas cru
                                    Il est bouffi de sa voudrouille, eh, ça c’est sa surete
                                   Je sais qu’il est pilier de cabaret
                                   Je ne peux pas lui lâcher la bride
                                   Pépé mon méc, je lui serai fidèle

            REGITATIF
            LA BLONDE  – Justement?
            LA BRUNETTE  – À oui!
            LA BLONDE  – Fidèle? Toi?
            LA BRUNETTE  – Oui...
            LA BLONDE – (En posant) Eh, Manuel?
            LA BRUNETTE  – Il était banal...
            LA BLONDE  – Bartolome?
            LA BRUNETTE  – Il dit seulment « s’il te plait... »
            LA BLONDE  – Hernan?
            LA BRUNETTE  – Il est amusement de présant...
            LA BLONDE  – Édouard?
            LA BRUNETTE  – C’est un autre histoire...
            LA BLONDE  – Cortez?
            LA BRUNETTE  – Qui?
            LA BLONDE  – Cortez, je me souviens très bien de son gros nez...
            LA BRUNETTE  – Nez? (En marqant son nez)
            LA BLONDE  – (En jouant) Non, non (Elle montre au-dessous) Deuxième... nez...
            LA BRUNETTE  –  (En rirant) Ce n’est pas une mince affaire!
            LA BLONDE  – (En rirant) Enrique? Emenuelle? Erasmo et Cristoval?
            LA BRUNETTE  – Ils sont justement avales
            LA BLONDE – Francisco? Vito ? Fabio ? Hugo?
            LA BRUNETTE  – Ils sont beaux...

            EN CHANTANT
            LA BRUNETTE  – Mais Pépé, mon pépé, c’est un homme qui a du chien, ça c’est...
     
            REGITATIF
            LA BLONDE – Je dis toutes les chose du bien de toi, n’est-ce pas ?
            LA BRUNETTE  – D’accord... d’accord... Je peux trouve un autre méc !
          
           EN CHANTANT
           BRUNETTE / BLONDE  – Pépé est mignon mais c’est un briseur de cœur,
           LA BRUNETTE  – J’ai vu et j’ai vu
           BRUNETTE / BLONDE  –  Il est marin et l’amant volage, oui, ça c’est très claire, oui..
           BRUNETTE / BLONDE  – De son avis les femmes sont les babioles belles,
           LA BRUNETTE  – J’ai cru et j’ai cru
           BRUNETTE  / BLONDE  –  Il est bouffi de sa voudrouille, eh, ça c’est sa surête

PEPE MON MEC (TÜRKÇE)
Kabare sütunları altında bekleyen iki kız. Bunlar Sarışın ve Kumral. Kumral düşünceli ve hülyalı bir havadadır. Sonuç itibariyle, Sarışın, Kumral’ın bu hülyalı hallerden pek hoşnut değildir. Ne zaman o şarkı söylemeye başlar, Sarışın somurtur...
ŞARKI SÖYLEYEREK
KUMRAL – Söyle bana, aşk sessiz midir? Bu aşk kelimesinden bile beter. Pepe, erkeğim benim, bir geminin dümen suyunu takip etti. Lütfen ona geri dönmesini söyle…
SARIŞIN  –  Hafifmeşrep bir uğraş…
KUMRAL –  Bu deli saçması gevezelik kelimesinden bile kötü, Pepe!
SARIŞIN  –  O bir alçak!
KUMRAL –  Erkeğim benim 
KUMRAL ve SARIŞIN  – Ama bunlar beyhude kelimeler…
REJITATIF
KUMRAL – (Fısıldayarak) Pepe’m...
SARIŞIN – A yeter, beni dinle…
ŞARKI SÖYLEYEREK
SARIŞIN – Pepe yakışıklıdır ama bir kalp kırıcı o, sen görmüyorsun
           O bir denizci ve maymun iştahlı bir sevgili, evet bu, bu kadar açık
           Ona göre kadınlar güzel oyuncaklardır, sen inanmıyorsun
           O çapkınlığı ile şişinir, eh, bu konuda dürüst…
SARIŞIN – Biliyorum o bir meyhane kuşu
           Ne halin varsa gör diyemem
           Pepe erkeğim benim, sana sadık kalacağım…
REJITATIF
SARIŞIN  – Sahiden mi?
KUMRAL – Evet…
SARIŞIN  – Sadık? Sen?
KUMRAL – Evet…
SARIŞIN – (Sorarak) Peki, Manuel?
KUMRAL – Çok banal…
SARIŞIN  – Bartolome?
KUMRAL – Sadece lütfen diyebiliyor
SARIŞIN  – Hernan?
KUMRAL – O şu anın zevki…
SARIŞIN  – Édouard?
KUMRAL – O başka hikâye…
SARIŞIN  – Cortez?
KUMRAL – Kim?
SARIŞIN  – Cortez, hatırladığım kadarıyla büyük bir burnu vardı…
KUMRAL – Burun? (Burnunu işaret ederek)
SARIŞIN  – (Muzip) Hayır, hayır (Aşağı tarafı işaret ediyor) İkinci… Burun...
KUMRAL –  (Gülerek) Kolay iş değildi…
SARIŞIN  – (Gülerek) Enrique? Emenuelle? Erasmo ya Cristoval?
KUMRAL – Sadece avallar…
SARIŞIN – Francisco? Vito? Fabio? Hugo?
KUMRAL – Yakışıklılar…
ŞARKI SÖYLEYEREK
KUMRAL – Ama Pepe, benim Pepe’m, şeytan tüyü olan bir adam, olay bu…
REJITATIF
SARIŞIN – Her şeyi senin iyiliğin için söylüyorum, değil mi?
KUMRAL – Tamam... Tamam...  Başka bir erkek bulabilirim!
ŞARKI SÖYLEYEREK
           KUMRAL ve SARIŞIN  – Pepe yakışıklıdır ama bir kalp kırıcı o, sen görmüyorsun
           KUMRAL – Görüyorum, görüyorum
           KUMRAL ve SARIŞIN  –  O bir denizci ve maymun iştahlı bir sevgili, evet bu, bu kadar açık
           KUMRAL ve SARIŞIN  –  Ona göre kadınlar güzel oyuncaklardır
           KUMRAL – İnandım, inandım
           KUMRAL ve SARIŞIN  – O çapkınlığı ile şişinir, eh, bu konuda dürüst…


1 Mart 2017 Çarşamba

Şu Valideler Meselesi | Savaş Çağman

Aile kökenlerimiz, sadece soy sop konusu dışında, bir yaşanmışlık olarak hep karşımıza çıkar. Genetik bilimi geliştikçe nerden geldim? Ben aslında kimim? Sorusuna çok ilginç yanıtlar vermekte. Yakın zamanda birçok arkadaşın genetik kökenler, ailelerimizin nerelerden geldiği konularında merakı, çok ilgisiz bir konuyu araştırırken beni buraya dek sürükledi. Araştırdığım konu, İskoçyalı diplomat David Urquhart tarafından tasarlanan Çerkez bayrağında da bir yıldız olarak anılan şu On İki Çerkez Kabilesi’nden Ubykh’lar idi. Diğer kabileler ise Zhaney, Abzakh, Besleney, Bzheduğ, Hatuqwai, Kabartay, Mamkhegh, Natukhay, Şapsuğ, Temirğoy, Yegeruqwai olarak anılır. Bu kabile ağırlıkta Gürcistan sahilleri ve Türkiye’de de Manyas Bölgesine göç etmek zorunda kalmıştı. Konuştukları dil 1992’de Tevfik Esenç vefat edince tarihe karıştı. Bu dil 88 ünsüz ve yalnızca iki yarı ünlüsü ile dünya üstünde ses paleti en geniş diller arasında yer alan bir Kuzey Kafkas Dili’ydi.
Ubykh’ları (Vubıh veya Ubıh olarak da yazılıyor) araştırırken, Ürdün Kraliçesi Dina, ilk Türkiye güzeli piyanist ve model Keriman Halis Ece ve çok önemli iki Valide Sultan (II. Abdülhamid’in annesi Rahîme Perestû Valide Sultan ve Abdülmecit’in eşi Şevkefza Sultan) Ubykh kökenliydi.
Osmanlı Hanedanı’nda, Çerkez gelinler olduğunu öncelerden biliyordum. Ama şu Osmanlı Padişah’larının devamlı Türk kökenli olmayanlarla evlilikleri doğru mudur? Bu evlilikler hangi milletlerden daha çok olmuştur? İşte bu merakın arkasından bu yazı oluştu. Yani süreğen Osmanlı kraliyet soyu, kimlerle akrabaydı?
Öncelikle hepimiz Osmanlı Hanedan Ailesi’nin Oğuz Türklerinin Kayı Boyu’ndan geldiğini biliriz. Divân-ı Lügati't-Türk'te Kayı boyunun adı geçmekte, aile tamgası da IVI olarak işaretlenmektedir. Bu simge iki ok ve yay anlamına gelmektedir. Kuzeydoğu Kafkaslar’da yer alan, Ruslaşmış şekli ile Kaitag bölge ismi bu kabileden gelmektedir. Bu boyun Batı Hazar bölgesinden Anadolu’ya indiği düşünülmektedir. Bu bölgenin Gazi-Kumukh denilmektedir, burada konuşulan Kumuk Türkçesi, Kayı Boyu ile ilişkilendirilmektedir, özellikle de bu lehçenin Kaytak Diyalekti, Oğuz’ların Kayı Boyu ile bağlantılı gözükmektedir.
Kuzeybatı Anadolu’da Söğüt Bölgesi’ne yerleşen Kayı Boyu’nun yöneticisi Ertuğrul Bey idi. Evliliğini kendi halkından yapmıştı. Hanedana ismini veren oğlu I. Osman, Malhun Hatun veya Mala Hatun ile evlendi. Bazıları onun Şeyh Edebali’nin, bazıları da yine bir uçbeyi olan Ömer Bey’in kızı olduğunu söyler. Bu evlilikten Orhan dünyaya gelir. Bu padişah ilk yabancı kökenli evliliği yapan yöneticidir; Holophira isimli Bilecik Tekfur’unun kızı olan bir Bizans soylusu ile yapılan bu evlilikte, Holophira din değiştirerek Nilüfer ismini alır. Bu evlilikten doğan I. Murad, Karasi Beyi’nin kızı, Türk asıllı Gülçiçek ile evlenir. Bu evlilikten de I. Beyazıt dünyaya gelir. I. Beyazıt’ın eşi Bulgar veya Sırp asıllı olduğu düşünülen Devlet Hatun’dur. Bu evlilikten doğan I. Mehmet ise Emine Hatun ile evlenir. Emine Hatun, Elbistan bölgesinde hüküm süren Dulkadiroğlu Beyliği’nin lideri Nâsıreddin Muhammed Bey’in kızıdır. Dulkadiroğlu ailesi Oğuz’ların Bozok kolundan gelir. Bu evlilikten Fatih’in babası II. Murat dünyaya gelir. II. Murat, Sırp asıllı Hüma Sultan ile evlenir, bu evlilikten de II Mehmet ya da daha çok bilinen adı ile Fatih Sultan Mehmet doğmuştur. Hüma Hatun, bugünkü kuzey Arnavutluk ve Karadağ bölgesini kapsayan Zeta Prensliği’ni yöneten Balšić Hanedanından II. Đurađ’ın kızı bir prensestir. Bu evlilikten doğan II. Mehmet, iki evlilik yapar; ilk evliliğini Edirne’de Sittî Mükerreme Hâtun veya Sittişah Hatun ile yapar; Sittişah Hatun Dulkadiroğlu soyundan gelmektedir. İkinci evliliğini Manisa’da, Gülbahar Hatun ile yapar. Gülbahar Hatun’un, Arnavut veya Pontus kökenli Rum olduğu sanılmaktadır. Bu ikinci evlilikten II. Beyazıt dünyaya gelir. II. Beyazıt, yine aynı simi taşıtan Gülbahar Hatun ile evlenir. Bu sultan Pontus kökenli bir Rum’dur. Bu evlilikten I. Selim dünyaya gelir. I. Selim, eş olarak Hafsa Sultan’ı alır. Hafsa Sultan, Kırım Tatarı’dır, babası Kırım Hanı I. Meñli Giray'dır, bazı kaynaklar bunu yalanlar ve onun Hıristiyanlıktan İslam’a geçtiğini belirtir. Bu evlilikten Sultan Süleyman dünyaya gelir. Süleyman, hepimizin de çok yakından tanıdığı Hürrem adını alan Rutenya Bölgesinden bir Ukraynalı olan Roxelana olarak da bilinen, Aleksandra Ruslana Lisowska veya Anastasja Lisowska ile evlenir. Bu evlilikten II. Selim dünyaya gelir. II. Selim, Venedikli Rachel veya Cecilia Venier-Baffo, isimlerinden birini taşıdığı düşünülen İslam’a geçince Nurbanu ismini alan, Yahudi bir kadınla evlenir, bu evlilikten III Murat dünyaya gelir. III. Murat ile evlenen Safiye Sultan yine Venediklidir. Ama Arnavut kökenli bir aileden gelmektedir. Bu evlilikten III. Mehmet dünyaya gelir.
Osmanlı Hanedanı Ailesi’nin soy çizgisi burada III. Mehmet ve Handan Sultan ile devam etmektedir. Handan Sultan, Boşnak kökenlidir ve I. Ahmet’in annesidir. I. Ahmet’in katledilen oğlu II. Osman (Genç Osman) ve çocuğu olmayan IV. Murat ayrı annelerden dünyaya gelmiştir. IV. Murat’ın annesi Kösem Sultan, Tinos adasında Anastasia adıyla doğmuş bir adalı Rum’dur, kardeşi İbrahim’in, Turhan Hatice ile evliliğinden Osmanlı Hanedan Soyu devam etmiştir. Turhan Hatice Sultan, Tatarların köle olarak saraya sattığı Rus veya Ukrayna kökenli bir kadındır. Bu evlilikten, IV. Mehmet dünyaya gelir. Diğer hükümdarların soyu sürmezken IV. Mehmet’in, Emetullah Rabia Gülnuş Sultan ile evliliğinden doğan II. Mustafa’nın soyundan Osmanlı Hanedanı devam etmiştir. Rabia Gülnuş Sultan Giritli bir Rum aileden gelir.
Burada Osmanlı Hanedanı soy çizgisi, iki padişah çıkarmasına rağmen, II. Mustafa’nın kardeşi III. Ahmet tarafından sürdürülür. III. Ahmet iki evlilik yapar; Emine Mihrişah Kadın ve Mihrişah Sultan. Emine Mihrişah Kadın’ın kökenleri belirsizdir, III. Mustafa’nın annesidir. III. Mustafa, sarayda Gürcü Güzeli diye tanınan Mihrişah ile evlenir bu evlilikten, bestekarlığı ve şairliği ile tanınacak III. Selim dünyaya gelir. Diğer eş olan ve Osmanlı Soyunun devam ettiği kolda Şermi Kadın ve soyu bulunmaktadır. Şermi Kadın’ın da kökenleri belirsizdir. Şermi Kadın, I. Abdülhamid'in annesidir.
Burada Osmanlı Haneden Ailesi soyu için bir dönüm noktası oluşmaktadır. I. Abdülhamit’in ilk evliliği bir Çerkez kadınladır, bu evlilikten IV Mustafa doğar, ama onun soyu değil, Nakşidil ile evliliğinden doğan II. Mahmut’un soyu devam etmiştir. Reformları ile tanınan II. Mahmut’un annesi Nakşidil Sultan’ın hikayesi oğlunun ki kadar ilginçtir. Bazı Türk tarihçiler onun Gürcü kökenli olduğunu söylese de, Fransız asıllı olduğu ve adının da Aimée du Buc de Rivéry olduğu söylenmektedir. Aimée du Buc de Rivéry, ikinci evliliğini Napoléon Bonapart ile yapan ve imparatoriçe unvanı alan Joséphine de Beauharnais’in kuzenidir. Aimée du Buc de Rivéry, bir Fransız kolonisi olan Karayipler’de Martinique’te dünyaya gelir, Berberi korsanlar tarafından bir deniz yolculuğunda kaçırılıp, İstanbul’a satılır ve hikayesi Harem’de sonlanır.
Burada Osmanlı Hanedanı Aile soy çizgisi, II. Mahmut ve onun çocukları ile devam etmiştir. II. Mahmut’un iki eşi vardı. İlk eşi Bezmiâlem Sultan, Gürcü kökenlidir ve Padişah Abdülmecid’in annesidir, ikinci eşi Pertevniyal Sultan Çerkez kökenlidir ve Padişah Abdülaziz’in annesidir. II. Mahmut ve Pertevniyal Sultan'ın oğlu Abdülaziz, Hayrandil Kadınefendi ile evlenir. Hayrandil Kadınefendi, Kars doğumlu bir Türk’tür. Son halife II. Aldülmecit’in annesidir.
II. Mahmut'un ilk eşi Bezmiâlem Sultan'ın oğlu Abdülmecit'in dört eşi vardır. İlk evliliği Poti doğumlu, Şevkefza Hatun, babası Çerkez kökenli Mehmed Bey Zaurum, annesi Ubykh kökenli Cemile Hanım idi. Bu evlilikten V. Murat doğdu. II. Mahmut’un ikinci eşi Tîrîmüjgan Kadın Efendi, Erivan doğumludur ve Şapsuğ kökenli bir Çerkez’dir. Babası Bekhan Bey, annesi ise Almaş Hanım’dır. Tîrîmüjgan Kadın Efendi, Aldülhamit’in annesidir. II. Mahmut’un üçüncü eşi Gülcemal, Boşnak kökenlidir ve V. Mehmet'in annesidir. II. Mahmut'un dördüncü eşi Fatma Gülüstü Hatun, Abkhaz kökenli bir Çerkez’dir ve Vahdeddin’in (VI. Mehmet) annesidir. Vahdeddin 1 Kasım 1922’ye hüküm süren son Osmanlı Padişahı’dır.
1922-1924 yıllarında son halife olan Abdülmecid II, İstanbul Ortaköy'de, Şehsuvar Kadın ile evlenir. Son halifenin eşi de Ubykh kökenli bir Çerkez’dir. Son halife, önce İsviçre sonra da Fransa’ya sürgüne giden, yetenekli bir ressamdır da.
Komplo teorilerinin ötesinde, bu araştırmayı yaparken Osmanlı Hanedanı Aile soy çizgisinin, Türk, Slav ve Kafkas temelli olduğunu görmek, son kuşaklarda ise oldukça Kafkas kökenle ile birleştiğini fark etmek oldukça şaşırtıcıydı. Hele okumalar sırasında Kayı boyunun Kuzeydoğu Kafkas, yani Dağıstan ile olan bağı da ilginçtir. Bazen su, uzun bir yol alsa da, asırlar sürse de kaynağına geri dönüyor; bazen sadece yağmur olarak. Son Halife’nin Ubykh kökenli eşini resmettiği eserine bakarak dalıp gidiyorum…