7 Ocak 2011 Cuma

Mabel'in Bembeyaz Dişleri




Penceresi geniş, küçük çiçekli dallı ferforjeleri karamış balkonların, yüksek ağaç tepelerini, terk edilmiş açık hava sinemasını gören, kanatlanan küçük isimsiz mevsim kuşlarını izlediğin eski, lakin hatırası olan eşyalarla dolu bir oda gibidir Mabel Matiz’in müziği… tek bir odadır o çok kapılı…

Kat yerlerinizden açar sizi, sanırsınız kumaşı yumuşaktır. Ama biliniz parmak uçlarınız kanar çetrefil dantelini okşarken. Unutulmuş takvim yaprakları gibidir, okumadım ben bunu hiç dediğiniz rafta unutulmuş bir kitap gibidir. Tütün kokar, lavanta kolonyası kokar, evin en yaşlısı kokar, atlanmış ipler, kedi yavrusu kokar, kırılsa da atamadığın bir oyuncak gibi kokar; o yüzden acıtır. Acıdıkça takarsın başına dönersin şarkının…

Tanıdık gelen bir yüzdür Mabel Matiz’in şarkıları ama bilirsin ki o yüzü sadece rüyalarında görmüşsündür. O yüzden az kayıptır, az gülümsetir, çok ağlatır…

En vefasız ama en güzel yüzlü âşıklar gibidir Mabel Matiz’in şarkıları; öpse acır, kalsa acır,  gitse acır, sevse acır canın. Sarardıkça güzelleşen bir defter yaprağıdır onun müziği… o yüzden saklarsın, saklarsın…