23 Nisan 2011 Cumartesi

Çakmak Pasta


Dört yumurta, iki bardak un… şeker ne kadardı? Çocukken dışarıdan bir şey alıp yemek oldukça illegal bir işti. Leblebi tozunun dişteki izi Annemin bakışından kaçmazdı. Sokaktan alınan şeylere pis muamelesi yapılırken, evde muhakkak çocuk iştahını doyurmak için pasta, börek pişerdi. Annemim abur cubur neviden spesiyali Çakmak Pasta ve Peynirli Börekti. Ama benim favorim tabiî ki Çakmak Pasta’ydı.

Annem mutfağına girilmesini sevmez, çünkü dağınıklığı sevmez. Babam da yemek pişirir, biz de. Ama bizim pişirmelerimiz nafiledir. Mutfağın hâkimi annemdir. Ama Çakmak Pasta saç örgüsü ya da salyangoz kabuğu gibi spiral, az şekerli, süte ve çaya yakışan tadı ile hep ama hep talep ettiğim bir şeydi.     

Dört yumurta, iki su bardak un, şeker? Bunu bir yere yazmıştım aslında. Ne zaman yola çıkılsa, mesela Yalova Tatilleri öncesi evi çakmak pastanın kokusu alır. Annem sorar ne yapayım? Ben hep çakmak pasta isterdim.

Annemle ilk birlikte çakmak pasta yapışımızı hatırlıyorum. Mutfak balkonuna açılan kapı açıktı, yazdı. Lisedeydim. Sadece karıştırmama izin vermişti. Her zaman sorduğu soruyu sormuştu; “Saç örgüsü mü? Salyangoz kabuğu mu?” Ben de hep verdiğim yanıtı vermiştim “Anne her ikisinden de!”

Pekiyi yoğurt ne kadardı? Umarım bir yere not almışımdır. Annemin çakmak pasta tarifi, komşular tarafından bir bir aşırıldı. Onlar da denediler ama hepsi şekline üşendiler. O güzelim pasta küre şekline girdi, hatta kek kaplarında pişirildi. Annem yaş aldıkça çakmak pasta pişirmez oldu.

İstanbul’a ilk taşındığımda çok ağlamış. Arnavut komşumuz diyor. Annem arkamdan mı ağlamış? Annem belli etmezdi sevgisini. Belli edemezdi sanırım. Ben sevgimi belli etmeyi zor bir keman tekniği gibi çalıştım, uzun uzun temrin ettim. Annemden seviyorum seni duymadım, sımsıkı sarılma da görmedim. Sadece Pazar banyolarından sonra yanaklarımdan öperdi. O da çocukluğumda. Sanırım sadece mutfakta yakındık. Sanırım yemek yeme ve sevgi ilişkisini karıştırmam o zamanlarda başladı.

İstanbul’la üçüncü kez taşınırken, annem hiç ağlamamış Arnavut komşumuz dedi. Bu defa hiç üzülmedim demiş. Onun da evi var artık. Balkonu da varmış, temizlesin otururuz serin olur, haziran falan gideceğim ona demiş. Ama eklemiş, karyola alsın, rahat edemem yer yatağında.

İstanbula üçüncü taşınmamda, yani bu, en sonuncusu, yol hazırlığı nereden geldi aklıma çakmak pasta yapasım tuttu. Annem anımsayamadı. Arnavut komşumuza gittim. Bembeyaz ellerinde tarifle geldi, yüksek sesinde bir sevinç vardı. Aldım tarifi. Acaba nereye koydum?

Mutfağa girdik hazırlığa başlarken annem geldi. Geçen kasımda geçirdiği kalp krizinin yorgun izleri, ona yaptırmak istemedim. Kendim yapacaktım. Ama ısrara ben yapacağım diyordu. Aynı bildik soruyu sordu; “Saç örgüsü mü? Salyangoz kabuğu mu?” Kıyamadım ona, salyangoz kabuğu dedim. Sarmal şekli hep içe doğrudur. İçe dönüktük. Kapalıydık. Belki o yüzden bu şekli seçmiştim. Pastanın üstüne yumurta sarısı sürmek istemedi. Olmaz dedim öle beyaz kalır, rengi olmaz. Ben sürdüm, yorgundu. Yine evi çakmak pasta kokusu sardı ve İstanbul’a taşındım; tüm yolculuk törenselliğini gerçek kılarak.

Çok değil iki hafta önce, İstanbul’da, balkonu temizleme planları yapıp balkon temizleyemezken, gecenin körü bir telefon aldım. Babamdı. Anneni kaybettik dedi ve telefonu kapadı. Apar topar bir yolculukla vardım eve. Evde hiçbir belirgin koku yoktu artık.

Annem öldü. Elbiselerini düzenlerken, el yazısına dokunarak ne kadar tarif varsa topladım. Çakmak pasta yoktu. Ama yıllar önce annemle küsmeden önce, aman ha bunu bir yere yazayım demiştim. Bizim küsmelerimiz uzun sürmezdi. Dayanamazdık küsmelere. Ben çakmak pastada saç örgüsü hiç yapamadım. Her pişirdiğimde salyangoz kabuğu gibi içe dönük spiral yaptım şeklini. Çünkü içe dönüktük. Annem de, ben de. Ona benzeyen yönlerimi keşfedip yaşayan kısımlarını düşünüp biraz sakinliyorum.

İstanbul’a döndüm, dört yumurta, ne kadar şeker? Tarif bir yerde yazıyor eminim… yeni bir fırın aldığımda sanırım ilk yapacağım şey çakmak pasta olacak. Sonra süt, kocaman bir bardakta ve yanında çakmak pasta. Çocukken aldığım yolları düşüneceğim. Yazın Yalova’yı, Ankara’nın okul başlamadan önce yazdan son kalan günleri ile Eylül’ünü. Annemin kediye aslan kızım demesini düşüneceğim. Sonra içe dönük bir sarmal, salyangoz kabuğu gibi… Acımı yiyeceğim, sevinci mi de, anıları mı da… çakmak pasta bitecek, tekrar anımsatsın diye pişirmeme dek…

Annemi kaybettim, birkaç tarifi de sanırım kayboldu onunla… evet ilk iş bu evde çakmak pasta pişireceğim. Ama balkonu şimdi temizleyesim yok…