2 Mayıs 2016 Pazartesi

Cılız Sevgilim | Savaş Çağman

Venüs Retro'su altı eylüle dek sürecekmiş. Venüs geri gidince eski kötü alışkanlıklar geri gelir derler. Dudakta bir pas tadı gibisin Ağustos ayı. Vantilatör, karnından konuşan duygular, muhasebe yapmalar. İçimde öfke olmayışını daha çok kabul etme duygusuna bağlıyorum. Fena çuvalladım çünkü. Olsun, bırak dağınık kalsın, bu saçımdaki kördüğümle de yaşarım, hiç bir dertten topuz yapmıyorum, kimsenin kompleksine fön çekmiyorum artık, ne dip boyası geliyor yalancılığımın, ne de kırıklarını aldırıyorum bu derin sızlanışların. Sakinim hiç olmadığım kadar. Sabrım aptallık sanıldı, n'apalım?
Ya sen Cılız Sevgilim? Yaralarından öpmüştüm seni. Seni iyileştiremedim, yetemedim sana. İspanyol Ateşi kaptım da senden çok öksürdüm. Ne oldu Cılız Sevgilim? Fethettin mi İstanbul'u? Hala egonu seni sevenin çiğ etiyle mi besliyorsun? Şimdilerde kimleri hırçınlığınla terbiye ediyorsun? Geçti mi kanatlarındaki kaşıntı? Bir şeyler öğrenebildin mi bu sürek avı hakkında?
Kocaman, sallanan bir küpesin kulağımda "asla kimseyi böyle sevmeyeceğim" dedirten... Ben çok şey öğrendim karanlığını öperken. İçindeki şu kavga dindi mi? Ne gerek vardı bu toza, dumana? Dünya hepimizden büyük, hayat hepimizden dönek, kader güvenilmez, kendi kendimizin yalancısıyız. Bilmiyorsun Cılız Sevgilim, tövbe nedenimdin sen... Şimdi dualarımda kelimelerle yer değiştiren bir hazırlık var, minnet duygusu koyuyorum aşk sandığım egonun yerine, çünkü olan mükemmelce olmuş... Sadece yola devam ediyorum... Sensiz, sessizce, hala ne sana, ne bana ait olan aşk mabedinin merdivenlerinde dinleniyorum kısa süreliğine... | 19-08-2015 İstanbul