29 Haziran 2016 Çarşamba

Olmak Mı? Sahip Olmak Mı? | Savaş Çağman

Sahip Olmak nasıl da çirkin bir fiil aslında; ondan o kadar çok çekiyoruz ki, hem dilbilgisel olarak, hem ruhsal olarak. Sahip olmaya odaklıyız, tamam da, göremiyor muyuz? Oysa Olmak ne güzel bir fiil... Muhterem, yaşını başını almış, hayat tecrübesi dolu bir hanım "Sahip olduklarımın tadını çıkarmayı öğrendim. Sahip olmadıklarımın acısına ayıracak zamanım yok, hayat çok kısa" buyurmuş. Onca yaşına rağmen sadece bu hazza odaklı yorumu mu geliştirebilmiş, ve bu da birileri tarafından bilgelik sanılmış, ne acı... 
Acının kaynağını sahip olmak ya da olamamakta arayan bu Hazcı anlayış, hayatın kısa her şeyi yap demesi ne büyük yanılgı. Limitli olan şeyler limitsizce yapılacak şeylerin bahanesi mi olsun? Bu mu bilgeliğimiz? Öncelikle hayatımız kısa değil, birçok hayatımız oldu ve olacak, hayat olması kadar bir limite, süreye sahip; kısa veya gelip geçici olma durumu sadece şu hayatımızın algısının bize söylediği. Yalan Dünya derler ya bu coğrafyada, kaderci düşüncenin sonucu sanki bu yalanlama... Şu dünya yansımaların dünyası, ama yalan değil gerçek, hayatımız gibi... Dünya'yı ve Hayat'ı ölüm yüzünden aşağılamamalı, çünkü hayat her biçiminde, her formunda, her şekliyle kutsal...
Sahip olamadıklarınız da Birlik içinde paylaştıklarımız aslında... Sahip Olmak yerine Olmak fiiline odaklanın. Çünkü varsınız, bu Evren'in küçük alem planı olarak, varsınız... Varız ve her şeyiz, ve eğer her şey isek sahip olmayı neden önemsiyoruz? Sahip Olmak fiili yüzünden Olmak fiilini unutuyoruz. Olmak içinde acı barındırmaz; Oldum, Oluyorum, Olacağım... Ama Sahip Olmak hep acıya gebedir, içinde hep kaybetme korkusu ve ego vardır; sahiptim, sahibim, sahip olacağım...
Hazcılığa odaklanan hiçbir yaşamın boşa harcamaktan öte bir vasfını görmedim bu yaşıma dek... Olmak durumunda Bir'le bütün olan her hayatın ise nasıl kutsal olduğunu görelim... Gören gözlerimize şükredelim...