30 Mart 2008 Pazar

Batı Sanatında ve Düşünce Dünyasında Rumi (Makale)


Polonyalı besteci Karol Szimanowski 1914-1916 yılları arasında bestelediği üç numaralı senfonisi olan “Gece Şarkısı” Celaleddin Rumi’nin sözleriyle süslenmiş koro pasajları taşımaktaydı. Rumi’ye duyulan ilgi belki de Tolstoy onun hakkında yazdığında bir nebze önem kazandı. Batıda onun düşüncelerinin yayılması birinci dünya savaşının hayal kırıklığı sonrasında gelişen düşünsel ve teosofik düşücüler sırasında olmuştu.
1990’ların başında ünlü kompozitör Philip Glass dans sanatçısı Robert Wilson ile “Monsters of Grace" projesinde Mevlana’nın felsefesi ve metinlerinden oldukça yararlanmıştı. Aynı dönemde Cy Twombly resimlerinde aynı konuya dikkat çekti. Bu resimler günümüzde Houston, Menil Koleksiyonunda yer alıyor.
Guru Kabul edilen Dipek Chopra tarafından gerçekleştirilen “Bir Aşk Hediyesi” CD projesi belki de Batı’da Rumi’nin tanınmasını, yaygınlaşmasını ilk destekleyen projeydi. Bu CD’de şiirlerini birçok ünlü ses okudu. Örnek vermek gerekirse bu ünlülerden birkaçı; Madonna, Goldie Hawn, medeni haklar savunucusu Rosa Parks.
Rumi’nin kitaplarının İngilizce’ye çevirileri 1984 yılında dört yüz elli bin adet satılmıştı sadece Amerika Birleşik Devletlerinde. Halil Cibran’ın ünlü kitabı “Prophet” ise 1960’larda zaten Rumi’yle Batı insanını tanıştırmıştı ve onu Amerikan popüler kültürü içine bir ikon olarak yerleştirmişti.
1207 doğumlu ve batıda Rumi ismiyle bilinen Mevlâna, dostu Şems’i kaybettikten sonra yazdığı şiirlerinde ilahi aşkı işlemişti. Şair, mistik ve düşünür Barks, Sri Lanka’lı Sufi bilge Bawa Muhiyiddin’in 1976’da öğrenci olduktan sonra tanıdığı Rumi hakkında birçok inceleme yazdı. Özellikle onun aşk kavramı üstünde durdu. Ona göre Rumi aşkın ve esrimenin tümcelerini kuruyordu. Fakat bu anlaşıldığı gibi tensel bir aşk ya da şarap sarhoşluğu değildi. Onun bahsettiği aşk ilahiydi.Ülkemizde de birçok kesimi etkileyen Mevlevilik, Batıda da bir düşünce ve yaşam biçimi olarak yayılmakta, onun dillendirdiği aşk yeni seslere karışmakta.