Ozan Ceyhun’un, Sis Çanı Yayınlarından
1995 yılında basılan kitabı “Almanya’da Bir Türk” Alman Yeşiller hareketi içinde yer almış, Almanya’da milletvekili
ve Yeşiller Partisi içinde yönetici pozisyonda bulunan Ozan Ceyhun’un çeşitli
yazıları ve röportajlarından oluşan bir kitap.
Ozan Ceyhun, Almanların Alman klişesine
çok benzemediği (fiziksel ve ruhsal) örneklerle başladığı kitabında esprili bir
dille Alman vatandaşlık sistemi, sığınmacı haklarına değiniyor. Aslında kitap
özellikle Yeşiller hareketinin öz eleştirisi yanında, iki Almanya’nın
birleşmesi sonrasında yaşanan hizipleşmelerden de bahsediyor. Ceyhun,
Almanya’nın İkinci Dünya savaşından pek bir ders almadığını belirtiyor.
Özellikle Mölln ve Solingen şehirlerindeki Türklere
yönelik ırkçı saldırlar sonrası Alman politikacıların umursamaz tavrını örnek
gösteriyor. 1993’de on bini geçen vakaya rağmen politikacıların bazılarının
ırkçılara verilen cezaların çok olduğunu söylemesini de ekliyor. Kitapta,
özellikle Ceyhun’un Türk olduğu için kendilerini kışkırttığı gerekçesi ile dava
açan Neo-Nazi Cumhuriyetçi Parti’den
de bahsediyor. Parti, belgelerle programlarının Nazi yanlısı olduğunu ortaya
koyan Ceyhun’a dava açmıştı.
Kitapta Süddeutsche Zeitung dergisinin bir denemesi üzerinde oldukça
esprili bir bölüme yer verilmiş. Bir melez kız kafede bir milletvekili ile
röportaj yaparken bir ırkçı genç (aslında tiyatrocu) kendisine hakaret ederken,
politikacının ne tepki vereceği gözlemlenmiş. Çeşitli partilerden gelen
politikacıların sağdan sola olayı görmezlikten geldiği, sadece Yeşiller
milletvekilinin ırkçıya tepki gösterdiği görülmüştür. Bölümün sonunda Ceyhun;
“İki oğlum var, babalarının sırf Türk olduğu için neden oyuncakları arasında
evde ip merdivenler ya da yangın söndürücüler olduğuna, neden evin sokağa bakan
pencerelerinde tel kafesli kepenk takıldığına (…) akıl erdirmeklerine eminim”
diye yazıyor.
Ceyhun’a göre kırk yıldır Doğu ve Batı
kimliklerinde büyüdüklerine mutlu olan iki Alman kuşağının büyük Almanya ideali konusunda kafa
karışıklığı yaşadığından bahsediyor. Ceyhun’a göre eski kimliklerinden hoşnut
olan iki Alman Kuşağı yeni
hoşnutsuzluklarını yabancılara yansıtıyor.
Solcu Türk yazar Demirtaş Ceyhun’un oğlu olan politikacı kendi sığınma deneyimini de
anlatıyor kitabında. Yazar özellikle Türk-Kürt karşıtlığının Almanya’da arttığını,
alış verişte bile ilişkinin bozulduğunu söylüyor.
Milletvekili olduktan sonra
Türkiye’deki insan hakları ihlalleri üzerine konuştuğu için Türk basınında
sırttan bıçaklayan, PKK sorunu içinse barışçıl çözümü önerdiği için Türkiye
yanlısı ya da şovenist olarak suçlanan Ceyhun, Almanya’da Türk olmak yanında,
Türk kökenli siyasetçi olmanın da zorluğundan bahsediyor (s78). Hatta bu yüzden
Türklerden aldığı tehdit mesajlarında artış olduğunu belirtiyor. Onur Öymen’in
büyükelçilik yaptığı dönemde, bu diplomatın iyi niyetine rağmen Alman basınında
eksik Almancası ile demeç vermesi yüzünden alay konusu olduklarını, elçinin iyi
niyetli olmasına rağmen Türk toplumunun işini zorlaştığından bahsetmekte.
Kitabın 98nci sayfasından sonra genelde Almanya’da koalisyonlar ve Yeşillerin
durumu hakkında kaleme alınmış düşünceler bulunmakta.