14 Haziran 2017 Çarşamba

Günümüzün İki Seçeneği: Ya Sezen Ol Ya Grup Vitamin | Savaş Çağman

Aslında Pop hakkında yazmak alternatif işler için yazmaktan daha çok rant ve alkış alıyor. Pop Kültür karşıtı değilim, ama bu hafif eğlencenin çok daha derin düşünceyi kaidesinden sallamasından ve şapın şekere karışmasından rahatsızım. Bu olanlar ne zaman oldu da, şu oldu tarihselci saptamasından daha eşzamanlı bir zemine ihtiyacım var; neden bu iki zavallı kod arasına sıkıştık?
1980 Fay Hattı kırılması, bizi zaten güdük olan yakın tarihten koparmaya yetti de arttı. O kısa birikim de çöp oldu. 1980 sonrası hala suya sabuna dokunamayanlar iki eğilim arasında kristalleşti; çok engelli cinselliğinin tahnitini yapan ağlak özyıkımcı aynı zamanda narsist gerçeklik ve yahut diğeri; ölüsevici karamsarlıktan fışkıran sulu zırtlak komedi…
Çok engelli cinsellik sağı solu her yanı kapsıyordu, otuzlarında geç açan kabak çiçekleri, bir Sezen Aksu yaratıyordu; burada Sezen Aksu’yu gerçek bir kişilik değil ikame bir kavram olarak değerlendiriyorum. Sezen Aksu’da, aynı Zeki Müren amfibiyanı gibi çift mekanlı, çift yaşamlı bir varlık grubuna işaret eder. Gerektiği kadar radikal, gerektiği kadar toplum önünde eğilen... Ama ölesiye tekçi, tekelci, kendine patetik ve çözümsüzlük odaklı süsü veren… Sezen Aksu kötücüllüğü aslında sıkça karşımıza çıkan bir kavram sadece; tuzu kuruyken, hiç umurunda değilken ay Kürt çocuklar yahu ikiyüzlülüğü, hep bir türbinlere oynama halleri, hedefe giderken gerekirse faşistin eteği de öpülür eli de tavizleri, ünlü olmak ve tek olabilmek için her şeyi dümdüz edebilmeler ve bu pervasızlığı maskelemek için timsah gözyaşı şişecikleri ile gezmeler…
Diğeri ise pastiş eğiliminin cortladığı: Grup Vitamin. Sadece alay, içi boş absürtlük, amaçsızlık, boşluk, çözüm-sorun ikilemi yaşamayan, köşe dönmeci, ruhsuz, ama bir o kadar da eğlenceli, kıkırtılı, bedeni hareket ettiren. Ölüsevici ve Paranoyak bir kültür içinde doğmuştu bu komedi. Meraklısına açıklarsak; bu kültür ölüsevicidir çünkü varlığını şu andaki durum için ölmüşlere bağlayan ve bunu kutsar, paranoyaktır çünkü içte ve dışta devamlı düşman arar, düşmanla kendi varlığını tanımlar. Bu kapkara tablo içinde ha alim olsan ha zalim olsan ölümlü dünya sözlerinin tanımladığı boşunalık hissi, içinden bu alaya alma hissini güçlendirdi.
Türkiye’de çağdaş Sanat üretenler, Kadıköy’den oldukça deneysel uzaya kafaları kadar boş peyk falan yollayan Rock tandanslı gruplar ve o âlemin alüminyum folyo ile sahneye çıkan Sitareleri ve niceleri ve niceleri… Bu tanım altında ya Sezen Aksu ya da Grup Vitamin olmak dışında üçüncü bir yolu bulamaz şekilde ağızlarında laf geveleyip sanat yaptıklarını sanmaya devam ediyor.
İsmi lazım değil bir kadın plastik sanatçı ile sohbetimde, sanat objesi olarak tasarladığı bir ürünü; kanayan dil, vajina gibi açık bir yara olarak tanımlaması kanımı dondurmuştu. Kendi cinselliğini hastalık, bedeninin bir kısmını yara olarak kabul eden bu Sezen Aksu yaklaşımını daha birçok çağdaş sanat işinde görmemiz mümkün. Bu olumsuz cinsel kimliklerin kangrenli halleri içinde sanat nasıl şifaya dönüşür? İşte asıl sorumuz bu olmalı…
Köşe dönmeci, illa ünlü olmaya takık, Sezen Aksu fotokopileri, kendilerine kazıdıkları yollarında, sadece yerel kalmak durumundalar; çünkü Dünya Sanat Simsarları onlara oryantal bir baharat olma hali biçmezse, bakınız Elif Şafak, bakınız Orhan Pamuk, başka da bir şansları yok.
Sanatın kutsiyetini reddetme Holiganlığı ve Hipster’lığını bir yana bırakırsak ki ona da saygım hiç yok, şu müzikle ve plastik sanatla yalan söyleme halleri ya Sezen’cik ya Grup Vitamin olma halinden başka bir kapıya sizi çıkarmıyor. Politik veya sanatsal Ajdar’ların bu hafif dünyasında işi gerçekten sağlıklı üretimlerden geçenlerin sayısı da az değil, ama onların borusunun ötebilmesi için şu toplumsal hastalıklardan kurtulmak lazım. Kadıköy’den ucuz politika, çirkin söz, sarhoşluk ve uyuşturucu kafasını övme halleri, boşunalık, şaklabanlık, kötü rifler, kötü müzik gustosu içermeyen bir üretimi benimseniş Rock grupları çıkacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum. Lütfen üne, şana takık olmaya, cool olmak için saçma sözler yazmaya azcık ara verin de kulağımızın pası silinsin…