Hepimizin diline
pelesenk olan “kitabı gibi değil ya” denilen filmler, diziler hep olmuştur,
olacaktır. Uyarlama her zaman
iki ucu keskin bıçaktır. Bu işe soyunanlar hep eserin hayranlarıyla karşı
düşer. Bu da kaçınılmazdır. Ama burada dayandığımız konu “hayal gücü” ile
ilgilidir. Yani kitabı okuyan kendi hayal gücünün yansımaları ile romanı doldururken,
çeken yönetmen ve bunu senaryolaştıran yazar öz hayal güçlerinin yetenekleri ve
tabi ki sinematografik sahneye koymanın olmazsa olmaz evrensel kuralları dâhilinden
yeniden yaratmak zorunda olup okuyucudan başka hedeflere sahiptir. Bunu
anlıyoruz ve bunun tartışması sürse de, saygı dahlinde yapılan her uyarlamaya
da toleransımız var.
Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri, J.
R. R. Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi romanına ve eklerine dayanan bir Amerikan
fantastik televizyon dizisi olarak karşımıza çıktı.
Göstericiler J. D. Payne ve Patrick
McKay tarafından Prime Video yayın hizmeti için geliştirilen dizi,
Tolkien'in Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi'nden binlerce yıl önce,
Orta Dünya'nın İkinci Çağında geçmesi tasarlandı. Amazon Studios
tarafından Harper Collins ve New Line Cinema ile işbirliği içinde
ve Tolkien Estate ile istişare içinde üretildi. En azından basın
tanıtımları bunu söylüyor. Amazon, Yüzüklerin Efendisi'nin televizyon
haklarını Kasım 2017'de 250 milyon ABD Doları karşılığında satın aldı ve en az
1 milyar ABD Doları değerinde beş sezonluk bir yapım taahhüdü verdiğinde tüm L.
O. R. (Lord Of The Rings) hayranları gibi bende oldukça heyecanlandım.
J. R. R. Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi
romanından haberdar olduğumda yıl 1989 idi. Hacette Üniversitesi’nin
Beytepe Kampüsünde, bizim bölümün üst katına İngiliz Dilbilimi bölümüne
çıkmıştım. Bizim Nur’u arıyordum. O sırada pencere pervazına tünemiş
uzun düz sarı saçlarını bir kitabın üzerine düşürmüş, dalgın halde buldum Nur’u.
Kafasını kaldırıp beni görünce gülümsedi, burnumdaki hızmayı ve parkamdaki
kancalı iğneleri sevgilisine gösterdi. Bu çivilerle dolu deri montu
dizkapakları parçalanmış kot giyen uzun boylu çocuk bana baktı, ben de onun Napalm
Death t-shirt’üne gözüm takıldı, sanırım D.R.I. ve Amerikan Hardcore’u
ve kitaplardan söz ettik. Siz sevgili Veganlar daha portakal asidiyken biz Ankaralı
Punk’lar arasında Veganlar, Vejeteryanlar vardı bu arada, biz
ama sizin gibi Liberal değil birkaç harf farkıyla dümdüz Liberter’dik.
Sohbetin bir yerinde Nur’un sevgilisinin İngiltere’ye gidip
geldiğini öğendim. Ona da bir Lord Of The Rings hediye almıştı. Nur,
İngiliz Dilbilim okuyordu ve neredeyse anadili gibi İngilizce biliyordu. Kitap
dikkatimi çekti, o da birkaç sayfasına bakarken dilinin benim için ağır
olduğunu biraz da ukalaca belirtti. Zaten ben de bir kelime anlamamıştım ama Nur
özetlerken inanılmaz etkilenmiştim. Yıllar yıllar sonra çevrildi Türkçe’ye, ilk
Hobbit’i İngilizce’den okumuştum, ama üçlemeyi Türkçe’den okudum.
L. O. R. (Lord Of The Rings) hayranlığı filmi
ile yayılmış olsa da Ankara’da İngilizce eğitim almışlar arasında çoktan
gelişmiş yer etmişti. Ve gerçek L. O. R. hayranları kitabın ve Tolkien’in
eşsiz edebiyatının hayranlarıdır. Onun bir yazar olarak gücü fantastik
edebiyata saygınlık kazandırması yanında tamamen pür edebiyat yaratması, bunu
da o okur mu bu okur mu kaygısıyla değil sadece kendi için yaratmış olmasıdır.
O yüzden Tolkien para için eğilip bükülmez, onu kitaplarına Harry
Potter muamelesi yapamazsınız.
Gelelim diziye, iki senarist Payne ve
McKay, Temmuz 2018'de işe alındı. Dizi yazılırken öncelikle, öncelikle İkinci
Çağ tartışmasını içeren Yüzüklerin Efendisi'nin eklerine dayandırılmak
istenmişti, hatta Tolkien'in torunu Simon Tolkien, dizinin
gelişimi için danışılmıştı. Amazon'un Tolkien ailesi ile yaptığı
anlaşma gereği, Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit film üçlemelerinin devamı değil.
Buna rağmen, yapım benzer yapım tasarımı, filmlerdeki karakterlerin daha genç
versiyonlarını kurmak istediğini belirterek yanaştı. Peki, böyle miydi olay?
Aslında tam bir Hollywood Kapitalizmi gereği parasını verdim benimdir ne
istersem yaparım havasının hâkim olduğu ortaya çıktı. Çünkü telif konusunda Silmarillon’un
alınamaması bazı karakter ve isimlerin kullanılmasının önünü kapadı.
Bear McCreary, dizinin müziklerini besteledi. Büyük bir uluslararası oyuncu kadrosu işe alındı ve sekiz bölümlük ilk sezonun çekimleri, filmlerin çekildiği Yeni Zelanda'da Şubat 2020'den Ağustos 2021'e kadar gerçekleşti. Bu süre zarfında COVID-19 salgını nedeniyle birkaç ay üretime ara verildi. Amazon, gelecek sezonlar için prodüksiyonu, ikinci sezonun çekimlerinin Ekim 2022'de başlaması beklenen Birleşik Krallık'a taşıdı. Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri adıyla Amazon Prime Video’da ilk iki bölümüyle 1 Eylül 2022'de gösterime girdi. Sekiz bölümden oluşan ilk sezonun geri kalanı 14 Ekim'e kadar halen devam ediyor. Ama ben 5nci Bölüm’e kadar tahammül edebildim, bu yazı da işte bu yüzden kaleme alınıyor. Bölümlerde senarist ve yönetmenlere bakarsak;
Öncelikle benim izlediğim ilk 5
bölümde iki yönetmen yer almakta; Çin asıllı İngiliz sinema yönetmeni Wayne
Che Yip (1981 doğumlu) ve İspanyol asıllı sinema yönetmeni J. A. Bayona (1975
doğumlu), bunun yanında son iki bölümde İsveçli kadın yönetmen Charlotte Brändström adı geçmekte. Bu
kadın yönetmen hakkında yorum yapmayacağım çünkü işlerini görmedim, bu diziyi
artık bir daha izlemeyeceğim için de bilemeyeceğim nasıl bir performansı
olduğunu…
Wayne Che Yip (1981 doğumlu), en çok Utopia,
Doctor Who işleri ile öne çıkmakta. J. A. Bayona ise 2007 korku
filmi The Orphanage, 2012 drama filmi The Impossible ve 2016
fantezi drama filmi A Monster Calls'ı yönetmiş. Bayona'nın son
filmi, Jurassic Park film serisinin beşinci bölümü olan 2018 bilim kurgu
macera filmi Jurassic World: Fallen Kingdom olarak gözükmekte.
Dizi yönetmenlik açısından su götürür durumda, zaten görsel kalite için
diyeceğimiz hiçbir şey yok.
Gelelim izlerken iğrenmeme neden olan
senaristlere; liste kalabalık, bu kalabalığa rağmen bir şey çıkmayışı ise
insanı çileden çıkarıyor. J. D. Payne & Patrick McKay, Gennifer
Hutchison, Jason Cahill, Justin Doble, Stephany Folsom…
Bu listelenen yeteneksiz primatların işlerine gelince; öncelikle Tolkien mirası
konusunda cahiller bu her hallerinden belli, ayrıca yeteneksizler, bir sürü
teknik hataya sahipler, onların yaratamadığı dünya yüzünden karakterler
neredeyse tiplemelere dönüşmüş şekilde; daha çok çizgi film mantığında olduğu
gibi… Hani Tom kaçar öbürü kovalar vs, aynen o sığ dangalaklıklar. Bu B-Movie
film yazma tarzını 2-3ncü bölümlerde mideniz kaldırmaz hale geliyor. J. D.
Payne & Patrick McKay ikilisinin (küfretmemek için gerçekten kendimi
tutuyorum) ilk bölümdeki sivri zekâ buluşları inanılmaz; örneğin Galadriel’in
koca okyanusu yüzmesi… Bu iki yazarın önceki işleri hakkında pek bilgi bulamıyorsunuz,
sanırım onları Amazon keşfetti, kutluyoruz onları işe alanları.
Gennifer Hutchison, ev kadını kılıklı Amerikan televizyon
ve film yazarı ise; Breaking Bad adlı televizyon dizisindeki
çalışmasıyla tanınmış. Yani orta sınıf komploları ile uzman görünüyor. O
korkunç ikinci bölümün miramı kendileri, yazarken acaba fırında rostoyu falan
mı yaktı, yazık… Jason Cahill karakterine gelirsek, bana hiç hitap
etmeyen İtalyan Mafya ailesi konusunu işleyen dolatısıyla hiç izlemediğim The
Sopranos ve FOX bilim kurgu dizisi Fringe yazarı. Sonuncu ünlü
işinde de senaryo bir yere çıkamıyordu. 4nci bölümü Stephany Folsom, J.
D. Payne ve Patrick McKay üçlü yazmış, üç yazar sonuç yine felaket.
Stephany Folsom, ise bir Hollywood harikası olan Toy Story 4 ve Paper
Girls'teki çalışmaları ile tanınan bir senarist; çizgi film etkisini
anladınız mı şu an? Justin Doble, ise çok beğendiğimiz Stranger
Things (2016) işinde çalışmış bir yazar. Ama bu bölümde bir az olsun
düzelme yok.
Ya oyunculuk? Ya şu Galli şaşı kız Morfydd
Clark hayatımda bu kadar sınırlı bir yetenek görmedi. Hem de Galadriel rolünde,
Lothlorien’de aynasına bakan o karizmatik Elf gitmiş, ergenler
gibi hırs yapan, derinliksiz, suratı asık bir Erkek Fatma gelmiş. Bayan Clark,
Galce'deki akıcılığının Galadriel'in Elf Dilin’deki repliklerini
öğrenmeyi kolaylaştırdığını söylemiş, yok kararlıyım gerçekten küfretmeyeceğim.
Dizide muhakkak sorunlar olabilir
diyorduk, ama bu kadar rezil bir şeyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Hali acayip
güzel bir kadın karşıdan gelip dangalakça davranıp korkunç bir aksanla
konuşursa bu ne ya dersiniz ya bu dizi de aynen o. Üstüne üstlük büyük
saygısızlık bur Tolkien’in edebiyatına, çünkü bunu izleyen ve Tolkien
bilmeyen biri buradan L. O. R. nedir tanımaya çalışırsa çok yanılır.
Sadece bir kitap, sadece bir film
değildir bazı şeyler; hayatınızın bir parçası, kesiti ya da fonudur. Yüzüklerin
Efendisi kitap olarak benim defalarca okuduğum hatim ettiğim,
arkadaşlarımla paylaştığım bir şey, filmi ise belki yüz defa yan yana izlediğim
idi en değerlimle… Bu ise her güzel anıma kurşun yağdıran rezil bir komedi... Valar
aşkına Hepsi Khazad-dûm’un en derin kuyusuna düşüp Balrog
tarafından kovalansın, dokunmasın L. O. R.’muza kirli eller, o bizim
kıymetlimissssssss…